اَلسَّنَمُ [es-senem] (fethateynle) Deve büyük hörgüçlü olmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَنِمَ الْبَعِيرُ سَنَمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا صَارَ سَنِمًا
اَلسُّنَّمُ [es-sunnem] (سُكَّرٌ [sukker] vezninde) Sığıra denir, بَقَرَةٌ [baḵarat] maʹnâsına.
اَلسَّنِمُ [es-senim] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Boylanıp uçlarında çiçeği çıkmış nebâta denir. Ve hörgücü büyük deveye denir; yukâlu: بَعِيرٌ سَنِمٌ أَيْ عَظِيمُ السَّنَامِ
اَلسَّنِمُ [es-senim] (sîn’in fethi ve nûn’un kesriyle) Hörgücü büyük olan deve; yukâlu: بَعِيرٌ سَنِمٌ إِذَا كَانَ عَظِيمَ السَّنَامِ Ve yer yüzünde akan suya dahi derler; yukâlu: مَاءٌ سَنِمٌ عَلَى وَجْهِ الْأَرْضِ Ve mürtefiʹ maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: نَبْتٌ سَنِمٌ أَيْ مُرْتَفِعٌ وَهُوَ الَّذِي خَرَجَتْ سَنِمَتُهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı