اَلسُّيَرَةُ [es-suyeret] (sîn’in zammıyla هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) Kesîrü’s-seyr olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ سُيَرَةٌ أَيْ كَثِيرُ السَّيْرِ
اَلسَّيْرَةُ [es-seyret] (sîn’in fethiyle) سَيْرٌ [seyr]den bir darb ve nevʹdir, yanî bir türlü gezmek maʹnâsınadır ki binâ-i nevʹ olur. Şârih der ki bu gerçi binâ-i merre bünyesindedir, lâkin binâ-i nevʹ olarak müstaʹmeldir, ism olan سِيرَةٌ [sîret]e ʹadem-i iltibâs için.
اَلسِّيرَةُ [es-sîret] (sîn’in kesriyle) İsmdir, gezmeye ve gezişe denir, reviş maʹnâsına. Ve
سِيرَةٌ [sîret] Sünnet ve tarîkat ve hey΄et maʹnâlârına müstaʹmeldir ki insânın maʹnevî tuttuğu yoldan ve kâ΄im olduğu hâletten ʹibârettir; yukâlu: لَهُ سِيرَةٌ حَسَنَةٌ أَيْ سُنَّةٌ وَطَرِيقَةٌ ve yukâlu: لَهُ سِيرَةٌ قَبِيحَةٌ أَيْ حَالَةٌ وَهَيْئَةٌ Cemʹi سِيَرٌ [siyer] gelir, عِنَبٌ [ʹineb] vezninde. Ve
سِيرَةٌ [sîret] Diyâr-ı âherden celb olunan zahîreye ıtlâk olunur, مِيرَةٌ [mîret] maʹnâsına.
اَلسِّيرَةُ [es-sîret] (sîn’in kesri ve meddi ile) Tarîkat maʹnâsınadır; yukâlu: سَارَ بِهِمْ سِيرَةً حَسَنَةً Ve
سِيرَةٌ [sîret] Buğdaya dahi derler مِيرَةٌ [mîret] maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı