اَلْغَثَرُ [el-ġašamp;er] (fethateynle) Libâsın pürüzüne denir, زِئْبِرٌ [zi΄bir] maʹnâsına.
اَلْغَثْرُ [el-ġašamp;r] (حَصْرٌ [ḩaṡr] vezninde) Bahâr vaktinde rûy-i zemîn nebâtât zuhûruyla heyecâna gelip tâb u tarâvet izhâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: غَثَرَتِ الْأَرْضُ بِالنَّبَاتِ غَثْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا مَادَتْ بِهِ
اَلْغَثَرَةُ [el-ġašamp;eret] (ġayn’ın ve šamp;â-yı müsellesenin fethiyle) ve
اَلْغَثْرَاءُ [el-ġašamp;râ΄] (صَحْرَاءُ [ṡaḩrâ΄] vezninde) ve
اَلْغُثْرُ [el-ġušamp;r] (ġayn’ın zammıyla) ve
اَلْغَيْثَرَةُ [el-ġayšamp;eret] (حَيْدَرَةٌ [ḩayderet] vezninde) Sefile ve erâzil-i nâsa denir. Ve
غَثْرَاءُ [ġašamp;râ΄] غَبْرَاءُ [ġabrâ΄] maʹnâsınadır ki toz renkli olan şey΄e. ʹAlâ-kavlin ona karîb bozumtuk şey΄e denir. Te΄nîsi mevsûf iʹtibârıyladır. Ve dişi sırtlana denir. Ve yünü çok olan kilime ve keçeye denir; yukâlu: كِسَاءٌ غَثْرَاءُ إِذَا كَانَتْ كَثِيرَةَ الصُّوفِ Ve ecnâs-ı nâstan müctemiʹ cemâʹat-i muhtelitaya denir.
اَلْغُثْرُ [el-ġušamp;r] (ġayn’ın zammı ve šamp;â’nın sükûnuyla) Edânîden olan kimseler, sefiletü’n-nâs maʹnâsına. Vâhidi أَغْثَرُ [aġšamp;er]dir, nitekim mürûr etti, أَحْمَرُ [aḩmer]le حُمْرٌ [ḩumr] ve أَسْوَدُ [esved]le سُودٌ [sûd] gibi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı