اَلْأَسَنُّ [el-esenn] (hemzenin ve sîn’in fethiyle) Efʹal-i tafdîldir, sâ΄irden yaşlı olana denir; yukâlu: هُوَ أَسَنُّ مِنْهُ أَيْ أَكْبَرُ سِنًّا
اَلْأَسْنُ [el-esn] (hemzenin fethiyle) Bir adamın makʹadına tepme vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسَنَ لَهُ أَسْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا كَسَعَهُ بِرِجْلِهِ Ve bir nesneyi ibkâ eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: أَسَنْتُ لَهُ أَيْ أَبْقَيْتُ لَهُ
اَلْأُسُنُ [el-usun] (zammeteynle) Hûy maʹnâsınadır; yukâlu: لَهُ أُسُنٌ كَرِيمٌ أَيْ خُلُقٌ Ve Yemen’de bir vâdî adıdır. Ve kolan ve urgan makûlesinin bir katına denir. Ve bedende şahm bakiyyesine yaʹnî kuvvet bakiyyesine denir; yukâlu: سَمِنَتْ نَاقَتُهُ عَلَى أُسُنٍ أَيْ عَلَى بَقِيَّةِ شَحْمٍ Cemʹi آسَانٌ [âsân] gelir.
اَلْإِسْنُ [el-isn] (hemzenin kesriyle) ve
اَلْأُسُنُّ [el-usunn] (عُتُلٌّ [ʹutull] vezninde) Bunlar da şahm ve kuvvet bakiyyesine denir.
اَلْأَسَنُ [el-esen] (fethateynle) ve
اَلْأُسُونُ [el-usûn] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Suyun taʹm ve levni mütegayyir olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسَنَ الْمَاءُ وَأَسِنَ أَسَنًا وَأُسُونًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ وَالرَّابِعِ إِذَا تَغَيَّرَ طَعْمُهُ وَلَوْنُهُ Ve
أَسَنٌ [esen] Kuyuya giren adama kuyunun bed râyihasından bayılmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَسِنَ الرَّجُلُ أَسَنًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا دَخَلَ الْبِئْرَ فَأَصَابَتْهُ رِيحٌ مُنْتِنَةٌ فَغُشِيَ عَلَيْهِ
اَلْأُسُنُ [el-usun] (zammeteynle) خُلُقٌ [ḣuluḵ] gibidir veznen ve maʹnen.
اَلْأَسَنُ [el-esen] (fethateynle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: أَسِنَ الْمَاءُ يَأْسَنُ أَسَنًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve
أُسُونٌ [usûn] Bir kimse kuyuya girdikte kuyunun yaramaz râyihası ona te΄sîr edip lâ-yaʹkıl olmağa yâhûd başı çigzinmeğe dahi derler; yukâlu: أَسِنَ الرَّجُلُ إِذَا دَخَلَ الْبِئْرَ فَأَصَابَتْهُ رِيحٌ مُنْتِنَةٌ مِنْ رِيحِ الْبِئْرِ أَوْ غَيْرُ ذَلِكَ فَغُشِيَ عَلَيْهِ وَدَارَ رَأْسُهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı