اَلْمَرْبَعَةُ [el-merbeʹat] (مَجْمَعَةٌ [mecmaʹat] vezninde) يَرْبُوعٌ [yerbûʹ]lu yaʹnî tarla sıçanı ve ʹArab tavşanı dedikleri cânverli yere denir; yukâlu: أَرْضٌ مَرْبَعَةٌ أَيْ ذَاتُ يَرَابِيعَ
اَلْمِرْبَعُ [el-mirbaʹ] (مِنْبَرٌ [minber] vezninde) ve
اَلْمِرْبَعَةُ [el-mirbeʹat] (مِكْنَسَةٌ [mikneset] vezninde) Şol değneğe denir ki dâbbeye yük yükletenler onu dengin altına sokup bir ucunu biri ve bir ucunu âheri alıp kaldırmakla yükletirler. Ve
مِرْبَعٌ [Mirbaʹ] Ashâbdan ʹAbdullâh ve ʹAbdurraḩmân ve Zeyd ve Murâre nâm zevâtın pederleri ismidir ki gözleri ve münâfikînden olmakla basîreti dahi aʹmâ idi. Ve Cerîr nâm şâʹirin râvî-i şiʹri olan Vaʹvaʹa b. Saʹd’ın lakabıdır.
اَلْمِرْبَعَةُ [el-mirbeʹat] (mîm’in kesri ve bâ’nın fethiyle) Şol ağaçtır ki iki kimse onun iki tarafın tutup onunla yükü davarın arkasına yükletirler; tekûlu minhu: رَبَعْتُ الْحِمْلَ إِذَا أَدْخَلْتَ الْمِرْبَعَةَ تَحْتَهُ وَأَخَذْتَ بِطَرَفِهَا وَصَاحِبُكَ بِطَرَفِهَا الْآخَرِ ثُمَّ رَفَعْتَهُ عَلَى الْبَعِيرِ Ve kaçan مِرْبَعَةٌ [mirbeʹat] bulunmasa iki kimse birbirinin eline yapışıp yükü elleri üzere alıp davarın arkasına yükletirler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı