اَلْمَاعِضُ [el-mâʹiḋ] ve
اَلْمَعِضُ [el-maʹiḋ] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Maʹnâ-yı mezbûrdan sıfatlardır.
اَلْمَعَضُ [el-maʹaḋ] (fethateynle) Bir mâdde bir adamın pek gücüne gelmekle müte΄essir olup gazaba gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَعِضَ الرَّجُلُ مِنَ الْأَمْرِ مَعَضًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا غَضِبَ وَشَقَّ عَلَيْهِ
اَلْمَعَضُّ [el-maʹaḋḋ] (fethateynle) Temessük edinecek nesne; yukâlu: مَا لَنَا فِي هَذَا الْأَمْرِ مَعَضٌّ أَيْ مُتَمَسَّكٌ
اَلْمَعْضُ [el-maʹḋ] (mîm’in fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) ve
اَلْمَعَضُ [el-meʹaḋ] (fethateynle) Bir nesne meşakkatli görünmek ile gazaba gelmek; tekûlu: مَعِضْتُ مِنْ ذَلِكَ الْأَمْرِ مَعْضًا وَمَعَضًا إِذَا غَضِبْتَ وَشَقَّ عَلَيْكَ
اَلْمُعِضُّ [el-muʹiḋḋ] (mîm’in zammı ve ʹayn’ın kesriyle) Devesi zikr olunan dikeni otlayan kimse. Ve
مُعِضٌّ [muʹiḋḋ] Zikr olunan dikeni çok olan yere dahi derler; yukâlu: أَعَضَّتِ الْأَرْضُ فَهِيَ مُعِضَّةٌ إِذَا كَانَتْ كَثِيرَةَ الْعُضِّ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı