اَلْمُكَّاءُ [el-mukkâ΄] (زُنَّارٌ [zunnâr] vezninde) Çoban aldankıcı dedikleri kuşa denir ki dâ΄imâ safîr eder; cemʹi مَكَاكِيُّ [mekâkiyy] gelir mîm’in fethiyle.
اَلْمَكْوُ [el-mekv] (mîm’in fethi ve kâf’ın sükûnuyla) ve
اَلْمُكَاءُ [el-mukâ΄] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Dudakla ıslık çalmak maʹnâsınadır, ʹalâ-kavlin parmakları halka gibi müşebbek eylemekle boru tarzında edip üfürmekle öttürmek maʹnâsınadır ki ekserî çoban ve kuşçu makûlesi ederler; ona dahi ıslık ve sıslık taʹbîr olunur; yukâlu: مَكَا الرَّجُلُ مَكْوًا وَمُكَاءً إِذَا صَفَرَ بِفِيهِ أَوْ شَبَّكَ بِأَصَابِعِهِ وَنَفَخَ فِيهَا Ve zartalamak maʹnâsına müstaʹmeldir. Ve bu mekşûf ve meftûh olan makʹadın yâhûd dâbbe kısmının zartasına mahsûstur; yukâlu: مَكَتْ اِسْتُهُ إِذَا نَفَخَتْ وَلَا يَكُونُ إِلَّا وَهِيَ مَكْشُوفَةٌ مَفْتُوحَةٌ أَوْ خَاصَّةٌ بِالدَّابَّةِ Ve
مَكْوٌ [mekv] Tilki ve tavşan makûlesi vuhûşun inine denir.
اَلْمُكَّاءُ [el-mukkâ΄] (mîm’in zammı ve kâf’ın teşdîdi ve elifin meddiyle) Çoban aldatkıcı dedikleri kuş, şubân-firîb maʹnâsına.
اَلْمَكَاءُ [el-mekâ΄] (mîm’in fethi ve elifin meddiyle) Yellenmek, hurûcu’r-rîhi mine’d-dübür maʹnâsına, Ebû ʹUbeyde rivâyeti üzere; yukâlu: مَكَتِ اسْتُهُ تَمْكُو مَكَاءً
اَلْمُكَاءُ [el-mukâ΄] (mîm’in zammı ve kâf’ın tahfîfi ve elifin meddiyle) Sıklık, safîr maʹnâsına. Ve sıklık çalmağa dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı