el-muhâret ~ اَلْمُهَارَةُ

Kamus-ı Muhit - المهارة maddesi

اَلْمُهَارَّةُ [el-muhârret] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) Bir adamın yüzüne kelb gibi çağırıp âzâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: هارَّهُ مُهَارَّةً إِذَا هَرَّ فِي وَجْهِهِ كَمَا يَهِرُّ الْكَلْبُ

اَلْمَهْرُ [el-mehr] (قَهْرٌ [ḵahr] vezninde) ve

اَلْمُهُورُ [el-muhûr] (ظُهُورٌ [żuhûr] vezninde) ve

اَلْمَهَارُ [el-mehâr] ve

اَلْمَهَارَةُ [el-mehâret] (mîm’lerin fethiyle) Hâzık ve üstâd olmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَهَرَ الشَّيْءَ وَفِي الشَّيْءِ وَبِالشَّيْءِ مَهْرًا وَمُهُورًا وَمَهَارًا وَمَهَارَةً مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا حَذَقَ

Vankulu Lugatı - المهارة maddesi

اَلْمُهَارَةُ [el-muhâret] (mîm’in zammı ve râ’nın teşdîdiyle) Bir kimsenin yüzüne çağırıp yaramaz söz söylemek; yukâlu: هَرَّ فِي وَجْهِهِ

اَلْأَمْهَارُ [el-emhâr] (hemzenin fethiyle) Ve

اَلْمِهَارُ [el-mihâr] (mîm’in kesriyle) ve

اَلْمِهَارَةُ [el-mihâret] (kezâlik mîm’in kesriyle) Bunların üçü dahi مُهْرٌ [muhr]un cemʹidir at kulunları maʹnâsına.

اَلْمَهَارَةُ [el-mehâret] (mîm’in fethiyle) Üstâd olmak, hazâkat maʹnâsına; yukâlu: مَهَرْتُ الشَّيْءَ مَهَارَةً

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı