اَلْيَقِنُ [el-yeḵin] (خَجِلٌ [ḣacil] vezninde) Bir nesneye pek düşkün, harîs olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ يَقِنٌ بِهِ أَيْ مُولَعٌ بِهِ
اَلْيَقَنُ [el-yeḵan] (yâ’nın fethi ve ḵâf’ın harekât-ı selâsıyla) ve
اَلْيَقَنَةُ [el-yeḵanet] (fetehâtla) Şol adama denir ki her işittiği nesneyi îkân eder ola.
اَلْيَقْنُ [el-yaḵn] (yâ’nın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla ve fethiyle) Bir nesneyi şübhesiz hakîkat vechiyle bilmek maʹnâsınadır ki gerçekten bilmek taʹbîr olunur; yukâlu: يَقِنَ فُلَانٌ اَلْأَمْرَ يَقْنًا وَيَقَنًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا عَلِمَهُ وَتَحَقَّقَهُ Şârihder ki Miṡbâḩ’ın beyânına göre nazar ve istidlâlden hâsıl ʹilm ve idrâk olmakla ʹilm-i Bârî taʹâlaya ıtlâk olunmaz. Ve bu مَعْرِفَةٌ [maʹrifet]in fevkinde olmakla maʹrifetü’l-yakîn taʹbîr olunmaz. Ve
يَقَنٌ [yeḵan] (fethateynle) Yakîn maʹnâsınadır, izâḩa-i şekk ü gümândan ʹibârettir, murâd şekk ve tereddüd mukâbilidir; yukâlu: عَلِمَهُ يَقَنًا أَيْ لَيْسَ فِيهِ شَكٌّ
اَلْيَقَنُ [el-yeḵan] (fethateynle) Bir nesneyi zikr olunan vech üzere bilmekte masdardır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı