Beyḋat ~ بَيْضَةُ

Kamus-ı Muhit - بيضة maddesi

اَلْبَيْضَةُ [el-beyḋat] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) İsm-i cins olan بَيْضٌ [beyḋ]in müfredidir ki kuş yumurtasına denir, beyâz olduğu için. Cemʹi بُيُوضٌ [buyûḋ] ve بَيْضَاتٌ [beyḋât] gelir bâ’nın fethiyle. Ve

بَيْضَةٌ [beyḋat] Tolgaya denir ki cenkte başa giyerler. Ve husyeye ıtlâk olunur. Ve her şey΄in havze ve avlusuna ıtlâk olunur ki بَيْضَةٌ [beyḋat] gibi himâyeti lâzimeden olur; yukâlu: فُلاَنٌ يَحُوطُ بَيْضَةَ الْإِسْلاَمِ أَيْ حَوْزَتَهُ Ve bir kavm ve cemâʹatin sâhalarına ve avlularına ıtlâk olunur; yukâlu: حَمَى بَيْضَةَ الْقَوْمِ أَيْ حَوْزَتَهُمْ Ve

بَيْضَةٌ [Beyḋat] Ṡammân nâm mahalde bir mevziʹ adıdır; kesr ile de zebân-zeddir.

Vankulu Lugatı - بيضة maddesi

بَيْضَةُ [Beyḋat] (bâ’nın kesriyle) Bir şehrin adıdır.

اَلْبَيْضُ [el-beyḋ] (bâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Cemʹi. Ve ʹArabların “هُوَ أَذَلُّ مِنْ بَيْضَةِ الْبَلَدِ” dedikleri kavllerinde بَيْضَةُ الْبَلَدِ den murâd şol devekuşu yumurtasıdır ki onu terk etmiş ola. Ve بَلَدٌ [beled] fethateynle devekuşu yavru çıkardığı yerdir. Ve

بَيْضَةٌ [beyḋat] Hâya yumurtasına da derler, خُصْيَةٌ [ḣuṡyet] maʹnâsına. Ve her kimsenin havzasına yaʹnî taht-ı zabtında olan nesneye de بَيْضَةٌ [beyḋat] derler. Ve

بَيْضَةُ الْقَوْمِ [beyḋatu’l-ḵavmi] Kavmin fezâsı, sâha maʹnâsına. Ve

بَيْضٌ [beyḋ] Kezâlik şol veremdir ki atın ön ayağında olur, yaʹnî yelden olan şiştir. Aṡmaʹî eyitti: Atın ayağında bu makûle hâlet ʹuyûb-ı sehledendir; yukâlu: بَاضَتْ يَدُ الْفَرَسِ تَبِيضُ بَيْضًا وَبَاضَتِ الطَّائِرَةُ Ve

بَيْضٌ [beyḋ] Issı gâlib olmağa da derler; yukâlu: بَاضَ الْحَرُّ إِذَا اشْتَدَّ Ve çakır dikeninin dikenleri düşmeğe dahi derler; yukâlu: بَاضَتِ الْبُهْمَى إِذَا سَقَطَتْ نِصَالَهَا Ve ʹArabların “سَدَّ ابْنُ الْبِيضِ الطَّرِيقَ” dediklerinin vechi budur ki zamân-ı evvelde إِبْنُ بِيضٍ demekle maʹrûf kimse bir yokuşta nâkasın sinirleyip yolu tutmuş idi ve halâyıkın mürûruna mâniʹ olmuştu.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı