سُنَيْنٌ [Suneyn (زُبَيْرٌ [zubeyr] vezninde) Esmâdandır.
اَلسَّنِينُ [es-senîn] ve
اَلسَّنِينَةُ [es-senînet] (sînlerin fethiyle) سِنٌّ [sinn] gibi bunlar da bir adamın yaşdaşına denir; yukâlu: هُوَ سِنُّهُ وَسَنِينُهُ وَسَنِينَتُهُ أَيْ لِدَتُهُ وَتِرْبُهُ Ve
سَنِينٌ [senîn] Bilenmiş bıçak makûlesine denir. Ve taş kazındıkta dökülen un gibi kazıntıya denir. Ve bi’l-cümle otu otlanmış yere denir; yukâlu: أَرْضٌ سَنِينٌ إِذَا أُكِلَ نَبَاتُهَا Ve
سَنِينَةٌ [senînet] Uzun uzadı yüksek kum yığınına denir; cemʹi سَنَائِنُ [senâ΄in]dir. Ve yele ıtlâk olunur, rîh maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı