Nuhem ~ نُهَمُ

Kamus-ı Muhit - نهم maddesi

نُهَمُ [Nuhem] (زُفَرُ [zufer] vezninde) İbn ʹAbdullâh b. Kaʹb b. Rebîʹa b. ʹÂmir b. Ṡaʹṡaʹa bir batndır.

نُهْمٌ [nuhm] (nûn’un zammıyla) Bir şeytân yâhûd Muzeyne kabîlesine mahsûs bir sanem adıdır ki ʹAbdunuhm dedikleri kimseleri onunla tesmiye eylediler.

نِهْمٌ [Nihm] (nûn’un kesriyle) İbn Rebîʹa’dır ki bir batn pederidir.

اَلنَّهْمُ [en-nehm] (وَهْمٌ [vehm] vezninde) Zîk-ı nefesle katı katı solumak maʹnâsınadır; yukâlu: نَهَمَ الرَّجُلُ نَهْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا نَحَمَ Ve

نَهْمٌ [nehm] ve

نَهِيمٌ [nehîm] Haykırarak tehdîd ile zecr ve âzâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَهَمَهُ نَهْمًا وَنَهِيمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا صَاتَ عَلَيْهِ وَتَوَعَّدَهُ وَزَجَرَهُ Ve

نَهِيمٌ [nehîm] ve

نَهْمَةٌ [nehmet] Deveye yürümek için âzâr ile haykırmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَهَمَ إِبِلَهُ نَهْمًا وَنَهِيمًا وَنَهْمَةً مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالثَّانِي إِذَا زَجَرَهَا بِصَوْتٍ Ve çakıl taşı makûlesini fiske ile bir kimseye atmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَهَمَ بِالْحَصَى إِذَا خَذَفَهُ

Vankulu Lugatı - نهم maddesi

اَلنَّهْمُ [en-nehm] (nûn’un fethi ve hâ’nın sükûnuyla) Deveyi ziyâde yürüsün diye haykırıp sürmek; tekûlu: نَهَمْتُ الْإِبِلَ أَنْهَمُهَا نَهْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا زَجَرْتَهَا وَصِحْتَ بِهَا لَتَجِدَّ فِي سَيْرِهَا Ve

نَهْمٌ [nehm] Ufak taşla ve taşa şebîh olan nesne ile atmağa dahi derler, zîrâ deveyi süren kimse ekseriyyâ o makûle nesne atmadan hâlî olmaz. Ve

نَهْمٌ [nehm] Fîl çağırmağa dahi derler; yukâlu: نَهَمَ الْفِيلُ يَنْهَمُ نَهْمًا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı