التَّأْوِيبُ [et-te΄vîb] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) ve
التَّأْيِيبُ [et-te΄yîb] (vâv’ı yâ’ya kalble) Bunlar da rücûʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَوَّبَ عَنْهُ وَأَيَّبَ إِذَا رَجَعَ Ve bütün gündüz yolda seyr eylemek maʹnâsınadır, geceye kadar durmayıp gitmekten ʹibârettir; yukâlu: أَوَّبُوا إِذَا سَارُوا النَّهَارَ كُلَّهُ Ve merkûb olan develer birbirine kızışıp muʹâraza ve mübârât ederek gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَوَّبَتِ الرِّكَابُ إِذَا تَبَارَتْ فِي السَّيْرِ
اَلتَّأْوِيبُ [et-te΄vîb] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Cemîʹ-i nehârda yürüyüp gece konmağa derler. Ve tesbîh etmek maʹnâsına dahi gelir. Kâlallâhuh taʹâlâ: ﴿يَا جِبَالُ أَوِّبِي﴾ (سبأ 10) أَيْ سَبِّحِي Zîrâ Bârî taʹâlâ: ﴿إِنَّا سَخَّرْنَا الْجِبَالَ مَعَهُ يُسَبِّحْنَ﴾ (ص 18) buyurmuştur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı