اَلْإِحْلِيلُ [el-iḩlîl] ve
اَلتِّحْلِيلُ [et-tiḩlîl] (hemzenin ve tâ’nın kesriyle) Zekerin deliğine denir; kezâlik memenin deliğine denir, izâfetle müteʹayyen olur.
اَلتَّحْلِيلُ [et-taḩlîl] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Bu dahi bir adamı bir yere kondurmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَّلَهُ الْمَكَانَ إِذَا جَعَلَهُ يَحُلُّ بِهِ Ve bir nesneyi helâl kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَلَّلَهُ اللهُ أَيْ جَعَلَهُ حَلَالًا Ve keffâret-i yemîn eylemek maʹnâsınadır; تَحِلٌّ [taḩill] ve تَحِلَّةٌ [taḩillet] gibi, ke-mâ se-yuzkeru. Ve bu maʹnâdan ahz ile bir nesneyi hiffet ve sühûletle tutmakta istiʹmâl olunur; ve minhu ضَرَبَهُ ضَرْبًا تَحْلِيلًا أَيْ كَالتَّعْزِيرِ يَعْنِي لَمْ يُبَالِغْ فِيهِ
اَلتَّحْلِيلُ [et-taḩlîl] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Helâl kılmak.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı