اَلتَّخْلِيلُ [et-taḣlîl] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Hamr ve sâ΄ir eşribe ekşiyip tebâh olmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَّلَتِ الْخَمْرُ وَغَيْرُهَا مِنَ الْأَشْرِبَةِ إِذَا حَمُضَتْ وَفَسَدَتْ Ve şıra sirke olmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَّلَ الْعَصِيرُ إِذَا صَارَ خَلًّا Ve sirke eylemek maʹnâsına müteʹaddî olur; yukâlu: خَلَّلَ الْخَمْرَ إِذَا جَعَلَهَا خَلًّا Ve turşu basmak maʹnâsınadır ki Ḩicâz semtinde hurmâ koruğunu basarlar; yukâlu: خَلَّلَ الْبُسْرَ إِذَا وَضَعَهُ فِي الشَّمْسِ ثُمَّ نَضَّجَهُ بِالْخَلِّ فَجَعَلَهُ فِي جَرَّةٍ Yaʹnî hurmâ koruklarını ibtidâ güneşte bir mikdâr sirke ile ıslatıp terbiyeden sonra “destiye bastı” ve hıyâr turşusu bastıkta خَلَّلَ الْخِيَارَ derler. Ve
تَخْلِيلٌ [taḣlîl] Sakalı ve parmakları hilâllemek maʹnâsınadır ki aralıklarına su geçirmekten ʹibârettir; yukâlu: خَلَّلَ لِحْيَتَهُ وَأَصَابِعَهُ إِذَا أَسَالَ الْمَاءَ بَيْنَهَا
اَلتَّخْلِيلٌ [et-taḣlîl] Duʹâyı tahsîs etmeğe dahi derler; yukâlu: عَمَّ فُلَانٌ فِي دُعَائِهِ وَخَلَّلَ إِذَا خَصَّ Ve
تَخْلِيلٌ [taḣlîl] Sirke tutmağa dahi derler. Ve sakalı خِلَالٌ [ḣilâl]lemeğe dahi derler, yaʹnî parmakları sakalın aralıklarına idhâl etmeğe dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı