el-cebil ~ اَلْجَبِلُ

Kamus-ı Muhit - الجبل maddesi

اَلْجَبِلُ [el-cebil] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Taslak ve yakışıksız yonulmuş oka denir; yukâlu: سَهْمٌ جَبِلٌ أَيِ الْجَافِي الْبَرْيِ Ve ʹinde’l-baʹz mutlakan yoğun ve taslak ve nâ-tırâş nesneye denir. Ve dişi demirden düzülmüş temrene denir ki künd olup geçmez olur.

اَلْجِبْلُ [el-cibl] (cîm’in kesri ve zammıyla) Çok şey΄e denir, kesîr maʹnâsına.

اَلْجَبَلُ [el-cebel] (fethateynle) Mutlakan vetid-i arza denir ki dağ taʹbîr olunur, Fârisîde kûh denir, gerek ʹazîm ve gerek tavîl olsun. Eğer başkaca münferid olursa أَكَمَةٌ [ekemet] yâhûd قُنَّةٌ [ḵunnet] denir. Cemʹi أَجْبُلٌ [ecbul] gelir, أَفْلُسٌ [eflus] vezninde ve جِبَالٌ [cibâl] gelir cîm’in kesriyle ve أَجْبَالٌ [ecbâl] gelir. Ve

جَبَلٌ [cebel] Bir kavmin seyyid ve zî-şânına, kezâlik ʹâlim ve fâzılına ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ جَبَلُ قَوْمِهِ أَيْ سَيِّدُهُمْ وَعَالِمُهُمْ Ve bahîl ve mümsik şahsa ıtlâk olunur; yukâlu: فُلَانٌ جَبَلٌ أَيْ بَخِيلٌ Ve

جَبَلٌ [Cebel] Esmâdandır: Cebel b. Cevvâl ashâbdandır.

اَلْجَبْلُ [el-cebl] (حَبْلٌ [ḩabl] vezninde) Ev avlusuna denir, سَاحَةٌ [sâḩat] maʹnâsına. Ve masdar olur, yaratmak maʹnâsına; yukâlu: جَبَلَهُمُ اللهُ جَبْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ أَيْ خَلَقَهُمْ Ve bir tabîʹatla tabîʹatlandırmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَبَلَهُ عَلَى الشَّيْءِ أَيْ طَبَعَهُ Ve cebr ve zor eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: جَبَلَهُ إِذَا جَبَرَهُ Ve

جَبْلٌ [cebl] Taslak ve galîz ve künde şey΄e denir, مَجْبُولٌ [mecbûl] maʹnâsınadır; ve minhu yukâlu: رَجُلٌ جَبْلُ الرُّأْسِ أَيْ قَلِيلُ الْحَلَاوَةِ

اَلْجُبُلُ [el-cubul] (عُنُقٌ [ʹunuḵ] vezninde) ve

اَلْجِبْلُ [el-cibl] (عِدْلٌ [ʹidl] vezninde) ve

اَلْجُبُلُّ [el-cubull] (عُتُلٌّ [ʹutull] vezninde) ve

اَلْجِبِلُّ [el-cibill] (طِمِرٌّ [ṯimirr] vezninde) ve

اَلْجِبِلَّةُ [el-cibillet] (طِمِرَّةٌ [ṯimirret] vezninde) ve

اَلْجَبِيلُ [el-cebîl] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Bunlar da cemâʹat-i insânîye denir.

اَلْجُبْلُ [el-cubl] (cîm’in zammıyla) Kuru ağaca denir. Ve cemâʹat-i insânîye denir; yukâlu: جَاءَ جُبْلٌ مِنَ النَّاسِ أَيْ جَمَاعَةٌ

Vankulu Lugatı - الجبل maddesi

اَلْجَبِلُ [el-cebil] (cîm’in fethi ve bâ’nın kesriyle) Galîz olup cefâ üzere olan kimse.

اَلْجِبْلُ [el-cibl] (cîm’in kesri ve bâ’nın sükûnuyla) Kesîr maʹnâsınadır; yukâlu: مَالٌ جِبْلٌ أَيْ كَثِيرٌ وَيُقَالُ أَيْضًا حَيٌّ جِبْلٌ بِمَعْنَى “كَثِيرٌ”

اَلْجَبَلُ [el-cebel] (fethateynle) Dağ.

اَلْجَبْلُ [el-cebl] (cîm’in fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Yaratmak; yukâlu: جَبَلَهُ اللهُ أَيْ خَلَقَهُ

اَلْجُبْلُ [el-cubl] (cîm’in zammı ve bâ’nın sükûnuyla) Nâstan bir cemâʹat.Ve bunda bir niçe lügat vardır, biri zikr olunandır ve biri dahi اَلْجُبُلُ [el-cubul]dur zammeteynle ve biri dahi اَلْجِبْلُ [el-cibl]dir cîm’in kesri ve bâ’nın sükûnuyla ve biri dahi اَلْجِبِلُّ [el-cibill]dir cîm’in ve bâ’nın kesri ve lâm’ın teşdîdiyle ve biri dahi اَلْجُبُلُ [el-cubul]dur zammeteynle ve lâm’ın teşdîdiyle. Ve Bârî taʹâlânın ﴿وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنْكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًا﴾ (يس، 62) dediği kavli zikr olunan lügât üzere kırâ΄at olunmuştur: Evvelki “جُبْلًا” dir, Ebû ʹAmr rivâyeti üzeredir.Sânî ki “جُبُلًا” dir, Kisâ΄î rivâyeti üzeredir. Sâlis ki “جِبْلًا” dir, Aʹrec ve ʹÎsâ b. ʹÂmr rivâyeti üzeredir.Râbiʹ ki “جِبِلًّا” dir, ehl-i Medîne rivâyeti üzeredir. Hâmis ki “جُبُلًّا” dir, Ḩasen ve Ebî İsḩâḵ rivâyeti üzeredir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı