اَلسُّوفُ [es-sûf] (sîn’in zammıyla) ve
اَلسُّوَفُ [es-suvef] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) سُوفَةٌ [sûfet]in cemʹleridir ki kumsal yere denir ki toprağı ne kum ve ne metîn ola.
اَلسَّوْفُ [es-sevf] (خَوْفٌ [ḣavf] vezninde) Koklamak maʹnâsınadır; yukâlu: سَافَ الشَّيْءَ يَسُوفُهُ سَوْفًا إِذَا شَمَّهُ Ve sabr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: سَافَ الرَّجُلُ عَلَيْهِ إِذَا صَبَرَ Ve devâbb ve mevâşî helâk olmak yâhûd içine kırgın girmek maʹnâsınadır; yukâlu: سَافَ الْمَالُ يَسُوفُ وَيَسَافُ سَوْفًا إِذَا هَلَكَ أَوْ وَقَعَ فِيهِ السُّوَافُ Ve سَائِفَةٌ [sâ΄ifet] dedikleri yaʹnî kumsal arza yaklaşmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَافَ السَّائِفَةَ إِذَا دَنَا مِنْهَا
اَلسَّوْفُ [es-sevf] (sîn’in fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Koklamak; tekûlu: سُفْتُ الشَّيْءَ أَسُوفُهُ سَوْفًا إِذَا شَمَمْتَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı