اَلطَّرَزُ [eṯ-ṯaraz] (fethateynle) Bir nesne yakışıksız iken hüsn-i hey΄et ve zîbâ kıyâfete girmek maʹnâsınadır; yukâlu: طَرِزَ الشَّيْءُ طَرَزًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا تَشَكَّلَ بَعْدَ ثِخَنٍ Ve bir kimse bed-hûy iken güzel huylu olmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَرِزَ الرَّجُلُ إِذَا حَسُنَ خُلُقُهُ بَعْدَ إِسَاءَةٍ Ve libâs husûsunda tekellüf ve ihtimâm edip dâ΄imâ nefîs ve fâhir-gîr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَرِزَ الرَّجُلُ فِي الْمَلْبَسِ إِذَا تَأَنَّقَ فَلَمْ يَلْبَسْ إِلاَّ فَاخِرًا
اَلطَّرْزُ [eṯ-ṯarz] (ṯâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Şekl ve hey΄et maʹnâsınadır; yukâlu: مَا أَحْسَنَ طَرْزَهُ أَيْ هَيْئَتَهُ
اَلطَّرْزُ [eṯ-ṯarz] (ṯâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Hey΄et maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı