اَلْمُتَعَلَّقُ [el-muteʹallaḵ] (ism-i mefʹûl bünyesiyle) عِلْقٌ [ʹilḵ] ve عَلَاقَةٌ [ʹalâḵat] gibi ilişiğe ıtlâk olunur; tekûlu: لِي فِي هَذَا الْمَالِ عُلْقَةٌ وَعِلْقٌ وَعُلُوقٌ وَعَلَاقَةٌ وَمُتَعَلَّقٌ بِمَعْنًى
اَلْمُتَعَلِّقُ [el-muteʹalliḵ] (ism-i fâʹil bünyesiyle) عُلْقَةٌ [ʹulḵat] ile yaʹnî sedd-i ramak mikdârıyla taʹayyüş eden adama denir; ve minhu’l-meselu: “لَيْسَ الْمُتَعَلِّقُ كَالْمُتَأَنِّقِ” Yaʹnî kifâyet mikdârıyla taʹayyüş eden adam, taʹâm husûsunda tedkîk ve ihtimâm edip dilediğini tenâvül eden kimse gibi değildir, madrib-i mesel maʹlûmdur.
اَلْمُتَعَلِّقُ [el-muteʹalliḵ] (mîm’in zammı ve lâm’ın kesri ve teşdîdiyle) Şol kimsedir ki ednâ maʹîşetle geçine; kavluhum: “لَيْسَ الْمُتَعَلِّقُ كَالْمُسْتَأْنِقِ” أَيْ لَيْسَ مَنْ يَبْلُغُ بِالشَّيْءِ الْيَسِيرِ كَمَنْ يَتَأَنَّقُ يَأْكُلُ مَا يَشَاءُ Yaʹnî “Azla maʹîşet eden her murâd ettiğine vâsıl olan gibi değildir.”
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı