اَلْمُسْتَمِرُّ [el-mustemirr] (إِسْتِمْرَارٌ [istimrâr]dan ism-i fâʹildir) Muttasıl ve hemîşe ve dâ΄im maʹnâsınadır. Ve kavî ve muhkem maʹnâsınadır; ve minhu kavluhu taʹâlâ ﴿سِحْرٌ مُسْتَمِرٌّ﴾ أَيْ مُحْكَمٌ قَوِيٌّ أَوْ ذَاهِبٌ بَاطِلٌ ve kavluhu taʹâlâ ﴿فِي يَوْمٍ نَحْسٍ مُسْتَمِرٍّ﴾ أَيْ قَوِيٍّ فِي نُحُوسَتِهِ أَوْ دَائِمِ الشَّرِّ أَوْ مُرٍّ أَوْ نَافِذٍ مَاضٍ فِيمَا أُمِرَ بِهِ وَسُخِّرَ لَهُ أَوْ هُوَ يَوْمُ الْأَرْبِعَاءِ الَّذِي لاَ يَدُورُ فِي الشَّهْرِ Yaʹnî ayın son çarşambası. Ve yukâlu: هُوَ بَعِيدُ الْمُسْتَمَرِّ بِفَتْحِ الْمِيمِ الثَّانِيَةِ أَيْ قَوِيٌّ فِي الْخُصُومَةِ لاَ يَسْأَمُ الْمِرَاسَ Yaʹnî husûmette pek kavî ve pâyidârdır, aslâ dürüşmekten ve uğraşmaktan usanmaz ve kendisine fütûr ve melâl ʹârız olmaz.
اَلْمُسْتَمَرُّ [el-mustemerr] (mîm’in zammı ve sîn’in sükûnu ve mîm-i sânînin fethiyle) ʹAzm olunan nesne; ve minhu kavluhum: لَتَجِدَنَّ فُلَانًا أَلْوَى بَعِيدَ الْمُسْتَمَرِّ Yaʹnî husûmette kavî bulursun. Ve أَلْوَى [elvâ] hemzenin fethiyle serkeş olup re΄yinde müteferrid olan kimseye derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı