اَلْمِطْوُ [el-miṯv] (mîm’in kesriyle) Misl ve nazîr maʹnâsınadır. Ve bir adamın yâr ve hem-demine denir; yukâlu: هُوَ مِطْوُهُ أَيْ صَاحِبُهُ Ve mısır buğdayının sünbülesine denir.
اَلْمَطْوُ [el-maṯv] (خَطْوٌ [ḣaṯv] vezninde) Pek cidd ve cehd edip sürʹatle yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: مَطَا الرَّجُلُ مَطْوًا إِذَا جَدَّ فِي السَّيْرِ وَأَسْرَعَ Ve salkımdan hurmâ koparıp yemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَطَا الرَّجُلُ إِذَا أَكَلَ الرُّطَبَ مِنَ الْكِبَاسَةِ Ve dost-ı samîmî ile yâr ve hem-dem olmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَطَا زَيْدٌ إِذَا صَاحَبَ صَدِيقًا Ve gözleri açmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَطَا الرَّجُلُ إِذَا فَتَحَ عَيْنَيْهِ Ve bir nesneyi çekip uzatmak ve germek maʹnâsınadır, ipi çekip germek gibi; ve minhu yukâlu: مَطَا بِالْقَوْمِ إِذَا مَدَّ بِهِمْ فِي السَّيْرِ Ve cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَطَا الْمَرْأَةَ إِذَا نَكَحَهَا
اَلْمِطْوُ [el-miṯv] (mîm’in kesri ve ṯâ’nın sükûnuyla) Hurmâ salkımı,عِذْقُ النَّخْلَةِ maʹnâsına.
اَلْمَطْوُ [el-maṯv] (mîm’in fethi ve tâ’nın sükûnu ile) Çekmek; مَدٌّ [medd] maʹnâsına; tekûlu: مَطَوْتُ بِالْقَوْمِ مَطْوًا إِذَا مَدَدْتَ فِيهِمْ فِي السَّيْرِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı