الْمَمْلُوءُ [el-memlû΄] (مَفْعُولٌ [mefʹûl] vezninde) Zikr olunan zükâm ʹilletine uğramış kişiye denir; yukâlu: مُلِئَ فُلاَنٌ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ وَمَلُؤَ مُلاَءَةً مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ وَأَمْـلَأَهُ اللهُ فَهُوَ مَمْلُوءٌ أَيْ مَزْكُومٌ مِنَ الْإِمْتِلاَءِ وَهَذَا نَادِرٌ Yaʹnî ifʹâl bâbının ism-i mefʹûlü kıyâs üzere مُكْرَمٌ [mukrem] vezninde olmaktır, lâkin bu kıyâsa muhâlif olarak vârid olmuştur, lâkin sülâsîden husûsen mechûlden dahi vârid olmakla مَمْلُوءٌ [memlû΄] onlardan ism-i mefʹûl olur, bu sûrette mü΄ellifin kelâmında ıztırâb olduğu bî-irtiyâbdır.
اَلْمَمْلُوءُ [el-memlû΄] زُكَامٌ [zukâm] olmuş kimse. Ve dolu maʹnâsına da gelir; yukâlu: مُلِئَ الرَّجُلُ وَأَمْلَأَهُ اللهُ أَيْ أَزْكَمَهُ فَهُوَ مَمْلُوءٌ عَلَى غَيْرِ قِيَاسٍ Zîrâ kıyâs مُمْلَأٌ demek idi, lâkin مُلِئَ üzere binâ edip مَمْلُوءٌ [memlû΄] dediler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı