تَزِيدُ [Tezîdu] (tâ’nın fethiyle) İbn Ḣulvân’dır ki bir kabîle pederidir; tezîdiyye dedikleri بُرُودٌ [burûd] onlara mensûbdur ve o kumaş kırmızı ipekle çubuklu olur.
اَلتَّزَيُّدُ [et-tezeyyud] (fethateynle ve yâ’nın zammı ve teşdîdiyle) Bahâlı olmak; yukâlu: تَزَيَّدَ السِّعْرُ أَيْ غَلَا Ve
تَزَيُّدٌ [tezeyyud] Seyrde pek gitmeye derler. Ve
تَزَيُّدٌ [tezeyyud] Hadîste kizb etmeğe de derler.
تَزِيدُ [Tezîdu] (tâ’nın fethiyle ve zâ’nın kesriyle) Bir kabîlenin babasıdır ki o Tezîd b. Ḩulvân b. ʹİmrân b. İlḩâf b. Ḵuḋâʹa’dır ki بُرُودٌ [burûd]-ı Tezîdî ona nisbet olunur, تَزِيدُ [Tezîd]e mensûb kumaşlar maʹnâsına. Onlar şol bürdelerdir ki onun uzun kırmızı yolları vardır ki şuʹarâ şiʹrinde onu kan aktığı yollara teşbîh ederler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı