ḩižâ΄ ~ حِذَاءٌ

Kamus-ı Muhit - حذاء maddesi

اَلْحَذَّاءُ [el-ḩažžâ΄] أَحَذُّ [eḩažž] kelimesinin mü΄ennesidir, şol kasîdeye vasf olur ki bahr-i kâmilden olmakla kendisinde حَذَذٌ [ḩažež] zihâfı cârî olmuş ola; yukâlu: قَصِيدَةٌ حَذَّاءُ إِذَا كَانَ فِيهَا الْحَذَذُ Ve şol yemîne ıtlâk olunur ki and içen kimse onda aslâ tevakkuf eylemeyip sürʹatle der-sâʹat edâ etmiş ola; yukâlu: يَمِينٌ حَذَّاءُ إِذَا كَانَتْ يَحْلِفُ صَاحِبُهَا بِسُرْعَةِ Hemân daʹvâyı katʹ eylediği için ıtlâk olunmuştur. Ve يَمِينٌ [yemîn] lafzı mü΄ennestir. Ve

حَذَّاءُ [ḩažžâ΄] Katʹ olunan rahim ve karâbete vasf olur; yukâlu: رَحِمٌ حَذَّاءُ إِذَا صَارَتْ لَمْ تُوصَلْ Ve şol çabuk nâkaya ve sâ΄ir dişi hayvâna vasf olur ki rüzgâr gibi sürʹatle mürûr edip ona aslâ bir nesne ilişir olmaya; yukâlu: نَاقَةٌ وَفَرَسٌ حَذَّاءُ أَيْ سَرِيعَةٌ مَاضِيَةٌ لاَ يَتَعَلَّقُ بِهَا شَيْءٌ Baʹzı übedânın dünyâya حَذَّاءُ [ḩažžâ΄] ıtlâkı bu maʹnâdandır. Ve

حَذَّاءُ [ḩažžâ΄] Şol kasîdeye ıtlâk olunur ki haddeden çekilmiş gibi ʹayb ve nakîsadan âzâde olup aslâ vazʹ-ı engüşt-i iʹtirâz edecek yeri olmamakla mesel-i sâ΄ir gibi elsine ve büldânda sâ΄ir ola. Bu cihetle azdâddan olur; yukâlu: قَصِيدَةٌ حَذَّاءُ أَيْ سَائِرَةٌ لاَ عَيْبَ فِيهَا Gûyâ ki tîg-i belâgatla şâ΄ibe-i ʹaybı katʹ eylemiştir yâhûd zikr olunan hayvân-ı serîʹa teşbîh olunmuştur.

Vankulu Lugatı - حذاء maddesi

اَلْحِذَاءُ [el-ḩižâ΄] (ḩâ’nın kesri ve elifin meddiyle) Naʹleyn. Ve

حِذَاءٌ [ḩižâ΄] Mukâbile maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: جَلَسَ بِحَذائِهِ أَيْ بِإِزَائِهِ

اَلْحَذَّاءُ [el-ḩažžâ΄] (ḩâ’nın fethi ve žâl’ın teşdîdiyle ve elifin dahi meddiyle) Şol nâkadır ki kuyruğun kılları az ola. Ve şol kuştur ki kuyruğu ince ola; yukâlu: نَاقَةٌ حَذَّاءُ وَقَطَاةٌ حَذَّاءُ Ve قَطَاةٌ [ḵaṯât] ḵâf’ın fethiyle ve ṯâ-i mühmele ile boğurtlak dedikleri kuştur. Ve

يَمِينٌ حَذَّاءٌ [yemînun ḩažžâ΄] Ona derler ki and içen kimse sürʹatle and içip tevakkuf etmeye. Ve şol kimse ki يَمِينٌ جَذَّاءُ dedi cîm’le, hımâr tâze otu kesmek maʹnâsın diledi, sürʹatle and içenin and içmesin hımâr tâze ot otlamasına teşbîh edip. Ve

رَحِمٌ حَذَّاءُ [raḩimun ḩažžâ΄] Kezâlik ḩâ’yla ve cîm’le, ulaştırılmayan rahime dahi ıtlâk olunur, Ferrâ rivâyeti üzere. Ve

حَذَّاءُ [ḩažžâ΄] Şol kasîdeye dahi derler ki bahr-ı kâmilden olup onda mutefâʹilun, faʹilune nakl olunmuş ola ki ehl-i ʹarûz katında maʹlûmdur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı