Ḣûr ~ خُورُ

Kamus-ı Muhit - خور maddesi

خُورُ [Ḣûr] (نُورٌ [nûr] vezninde) Belḣ kazâsında bir karye adıdır; aʹlâmdan Muḩammed b. ʹAbdullâh b. ʹAbdulḩakem oradandır. Ve Esterâbâd kazâsında bir karye adıdır ki جَعْفَرٌ [caʹfer] vezninde سَفْلَقُ [Seflaḵ] lafzına izâfetle خُورُ سَفْلَقَ [Ḣûru Seflaḵ] demekle müteʹâreftir; muhaddisînden Ebû Saʹîd Muḩammed b. Aḩmed el-Ḣûru Seflaḵî oradandır.

اَلْخُورُ [el-ḣûr] (نُورٌ [nûr] vezninde) Reyb ve töhmetleri çok olan nisvâna denir. Fî-zâtihâ ehl-i fesâd ve habâ΄is olduklarına binâ΄en doğru yürüseler de yine mazinne-i töhmet olalar. İşbu خُورٌ [ḣûr] kelimesi cemʹdir, müfredi mesmûʹ değildir. Ve

خُورٌ [ḣûr] خَوَّارَةٌ [ḣavvâret] lafzından cemʹ olur ki sütü bol ve firâvân olan nâkaya denir; yukâlu: نَاقَةٌ خَوَّارَةٌ أَيِ الْغَزِيرَةُ اللَّبَنِ ve yukâlu: نُوقٌ خُورٌ

اَلْخَوْرُ [el-ḣavr] (ḣâ’nın fethiyle غَوْرٌ [ġavr] vezninde) İki yüksek yerin aralığında olan alçak düzce yere ve deniz körfezine denir, خَلِيجُ الْبَحْرِ [ḣalîcu’l-baḩr] maʹnâsına. Ve cereyân eden suyun denize döküldüğü yere denir, مَصَبُّ الْمَاءِ [maṡabbu’l-mâ΄] maʹnâsına. Ve

خَوْرٌ [Ḣavr] Necd ülkesinde bir mevziʹ yâhûd bir cebel verâsında bir vâdî adıdır. Ve

خَوْرٌ [ḣavr] Masdar olur, dâbbenin خَوْرَانٌ [ḣavrân]ına vurmak maʹnâsına, ke-mâ se-yuzkeru; yukâlu: طَعَنَهُ فَخَارَ يَخُورُ خَوْرًا إِذَا أَصَابَ خَوْرَانَهُ

Vankulu Lugatı - خور maddesi

اَلْخَوْرُ [el-ḣavr] غَوْرٌ [ġavr] gibi, çukur yere derler ki iki yüksek yerin beyninde ola. Ve

خَوْرٌ [ḣavr] Hayvânın dübürüne vurmağa dahi derler; yukâlu: طَعَنَهُ فَخَارَ خَوْرًا أَيْ أَصَابَ خَوْرَانَهُ Ve خَوْرَانٌ [ḣavrân] Bunun ʹakibinde tefsîr olunur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı