ذُو الْبَطْنِ [žu’l-baṯn] Necis ve recîʹe ıtlâk olunur; yukâlu: أَلْقَى ذَا بَطْنِهِ أَيْ رَجِيعَهُ Ve karında olan velede ıtlâk olunur; yukâlu: أَلْقَتِ الْمَرْأَةُ ذَا بَطْنِهَا أَيْ وَلَدَتْ ve yukâlu: أَلْقَتِ الدَّجَاجَةُ ذَا بَطْنِهَا أَيْ بَاضَتْ Ve emsâldendir ki “اَلذِّئْبُ يُغْبَطُ بِذِي بَطْنِهِ” derler, zîrâ kurt kısmı dâ΄imâ insân ve mevâşî kısmına şevk ve celâdetle seğirtip hücûm eder olmakla her ne kadar aç olursa da tok zann olunur. Bu mesel iç yüzü mükedder ve menkûb iken zâhir-i hâlinin tecemmülüne nazaran reşk ve gıbta olunan kimse hakkında îrâd olunur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı