اَلْغِيَابَةُ [el-ġiyâbet] (ġayn’ın kesriyle) ve
اَلْغُيُوبَةُ [el-ġuyûbet] (ġayn’ın zammıyla) ve
اَلْغَيَابُ [el-ġayâb] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ve
اَلْغِيَابُ [el-ġiyâb] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve
اَلْغِيبَةُ [el-ġîbet] (ġayn’ın kesriyle) Bir nesne âher bir nesne içre gâ΄ib olmak maʹnâsınadır, fercde zekerin gâ΄ib olması gibi; yukâlu: غَابَ الشَّيْءُ فِي الشَّيْءِ غِيَابَةً وَغُيُوبَةً وَغَيَابًا وَغِيَابًا وَغِيبَةً إِذَا بَطُنَ فِيهِ Ve
غَيْبَةٌ [ġaybet] (ġayn’ın fethiyle) Bir kimseyi ensesinden istimâʹ eyledikte magmûm ve münfaʹil olacağı mesâvî ile zikr eylemek vechi üzere taʹyîb ve taʹyîr eylemek maʹnâsınadır. Eğer söylediği söz vâkiʹ ise غَيْبَةٌ [ġaybet] olur ve illâ بُهْتَانٌ [buhtân] olur; yukâlu: غَابَهُ غَيْبَةً إِذَا عَابَهُ وَذَكَرَهُ بِمَا فِيهِ مِنَ السُّوءِ
اَلْغِيبَةُ [el-ġîbet] (ġayn’ın kesriyle) İsmdir, إِغْتِيَابٌ [iġtiyâb]dan. Ve
غِيبَةٌ [ġîbet] Bir mestûr kimsenin ardınca baʹzı kelimât etmektir, onu işitse gam-nâk ola. Bu makûle kelimât eger gerçek olursa غِيبَةٌ [ġîbet] olur ve eger yalan olursa بُهْتَانٌ [buhtân] olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı