اَلثَّعَبُ [ešamp;-šamp;eʹab] (fethateynle)
اَلثَّعْبُ [ešamp;-šamp;aʹb] (šamp;â’nın fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Akıtmak maʹnâsınadır, lâkin pınar ve ayazma makûlesinden ve oluk ve havuz ayağı gibi yerden kaynayıp coşkun çıkarak akıtmağa mahsûstur; yukâlu: ثَعَبَ الْمَاءَ وَالدَّمَ ثَعْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ اِذَا فَجَرَهُ Ve
ثَعْبٌ [šamp;aʹb] Mübalâgaten vasf olur, akıcı, sâ΄il maʹnâsına, ke-mâ se-yuzkeru. Ve derenin su akacak yerine denir, مَسِيلُ الْوَادِي maʹnâsına. Cemʹi ثُعْبَانٌ [šamp;uʹbân] gelir, بُطْنَانٌ [buṯnân] vezninde.
اَلثَّعَبُ [ešamp;-šamp;eʹab] (ʹayn’ın fethiyle) Su aktığı yer, mesîlü’l-mâ΄ maʹnâsına; cemʹi ثُعْبَانٌ [šamp;uʹbân] gelir, šamp;â’nın zammı ve ʹayn’ın sükûnuyla. Ve
ثُعْبَانٌ [šamp;uʹbân] Kezâlik yılandan bir nevʹdir ki gâyet uzun olur; cemʹi ثَعَابِينُ [šamp;eʹâbîn] gelir.
اَلثَّعْبُ [ešamp;-šamp;aʹb] (šamp;â’nın fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Suyu akıtmak; yukâlu: ثَعَبْتُ الْمَاءَ ثَعْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ أَيْ فَجَّرْتَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı