et-teluvv ~ اَلتَّلُوُّ

Kamus-ı Muhit - التلو maddesi

اَلتَّلُوُّ [et-teluvv] (عَدُوٌّ [ʹaduvv] vezninde) Dâ΄imâ gayra ittibâʹ eden adama denir; yukâlu: رَجُلٌ تَلُوٌّ أَيْ لَا يَزَالُ مُتَّبِعًا

اَلتَّلْوُ [et-telv] (tâ’nın fethiyle) Katır sıpası almak maʹnâsınadır; yukâlu: تَلَا الرَّجُلُ تَلْوًا إِذَا اشْتَرَى تِلْوًا أَيْ وَلَدَ الْبَغْلِ

اَلتُّلُوُّ [et-tuluvv] (سُمُوٌّ [sumuvv] vezninde) Bir kimseye uyup ardınca gitmek maʹnâsınadır; tekûlu: تَلَوْتُهُ تُلُوًّا إِذَا تَبِعْتَهُ وَيُقَالُ تَلَيْتُهُ كَرَمْيُتُهُ Şârihin beyânına göre bu لَا دَرَيْتَ وَلَا تَلَيْتَ kelâmında izdivâca mahmûldür. Ve terk eylemek maʹnâsına olmakla zıdd olur; tekûlu: تَلَوْتُهُ وَتَلَوْتُ عَنْهُ أَيْ تَرَكْتُهُ Ve bir adamı mahzûl eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: تَلَوْتُهُ وَتَلَوْتُ عَنْهُ إِذَا خَذَلْتَهُ

اَلتِّلْوُ [et-tilv] (tâ’nın kesriyle) Bir nesnenin uyuntusuna denir; yukâlu: هُوَ تِلْوُهُ إِذَا كَانَ يَتْلُوهُ Ve bülend ve refîʹ nesneye denir; yukâlu: إِنَّهُ تِلْوُ الْقَدْرِ أَيْ رَفِيعُهُ Ve şol deve yavrusuna denir ki sütten kesilip gereği gibi büyüdükten sonra yine anasının ardına düşüp gezer ola; cemʹi أَتْلَاءٌ [etlâ΄] gelir. Ve eşek ve katır sıpasına denir; yukâlu: رَأَيْتُهُ يَجُرُّ تِلْوًا أَيْ وَلَدَ الْحِمَارِ أَوِ الْبَغْلِ Mü΄ennesi تِلْوَةٌ [tilvet]tir. Ve تِلْوُ أَجْفَارٍ [tilvu ecfâr] haddini geçmiş oğlağa denir ki Türkîde çebiş taʹbîr olunur. Ve güz evâ΄ilinden mukaddem doğmuş koyuna denir ki toklu taʹbîr olunur.

Vankulu Lugatı - التلو maddesi

اَلتَّلْوُ [et-telv] (tâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Tâbiʹ olmak; tekûlu: تَلَوْتُ الرَّجُلَ أَتْلُوهُ تَلْوًا إِذَا تَبِعْتَهُ Ve bir kimseye yoldaşlığı terk edip ona yardım etmemeğe dahi derler; tekûlu: تَلَوْتُهُ إِذَا خَذَلْتَهُ أَوْ تَرَكْتَهُ Ve bu Ebû ʹUbeyd rivâyetidir.

اَلتِّلْوُ [et-tilv] (tâ’nın kesri ve lâm’ın sükûnuyla) Bir nesneye tâbiʹ olan şey΄. Ve

تِلْوُ النَّاقَةِ [tilvu’n-nâḵat] Nâkanın şol veledine derler ki ardınca yürür.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı