el-ḩiżvet ~ اَلْحِظْوَةُ

Kamus-ı Muhit - الحظوة maddesi

اَلْحَظْوَةُ [el-ḩażvet] (ḩâ’nın fethi ve zammıyla) Şol küçük oka denir ki etfâl onunla meşk ve mülâʹabe ederler. Ve ağaç köklerinden sürüp çıkan tâze ve mülâyim filize denir; cemʹi حِظَاءٌ [ḩiżâ΄] gelir ḩâ’nın kesriyle ve حَظَوَاتٌ [ḩażavât] gelir fetehâtla.

اَلْحُظْوَةُ [el-ḩużvet] (ḩâ’nın zammı ve kesri ve żâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) ve

اَلْحِظَةُ [el-ḩiżat] (عِدَةٌ [ʹidet] vezninde) Kadr ve mekânet ve iʹtibâr maʹnâsınadır; yukâlu: مَا لَهُ حُظْوَةٌ عِنْدَهُ أَيْ مَكَانَةٌ Ve rızk ve kısmet cihetinden olan hazz ve behreye denir; cemʹi حِظًى [ḩiżâ] gelir, ḩâ’nın kesri ve elifin kasrıyla ve حِظَاءٌ [ḩiżâ΄] gelir medd ile. Ve

حُظْوَةٌ [ḩużvet] ve

حِظَةٌ [ḩiżat] Masdar olurlar, bir kimsenin yanında ʹizzetli hürmetli olmak maʹnâsına; yukâlu: حَظِيَ كُلٌّ مِنَ الزَّوْجَيْنِ عِنْدَ صَاحِبِهِ حُظْوَةً وَحِظَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا صَارَ ذَا مَكَانَةٍ

Vankulu Lugatı - الحظوة maddesi

اَلْحِظْوَةُ [el-ḩiżvet] (ḩâ’nın kesri ve żâ’nın kezâlik sükûnuyla) Bi-maʹnâhu.

اَلْحَظْوَةُ [el-ḩażvet] (ḩâ’nın fethi ve żâ’nın sükûnuyla) Bir kiçirek oktur ki uzunu bir arşın mikdârıdır.

اَلْحُظْوَةُ [el-ḩużvet] (ḩâ’nın zammı ve ṯâ΄-i muʹcemenin sükûnuyla) Bir kimsenin yanında kadr ve iʹtibâr bulmaktır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı