اَلسَّهِكُ [es-sehik] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Teri bed kokan adama denir.
اَلسَّهَكُ [es-sehek] (fethateynle) Terleyen kimseden zuhûr eden bed râyihaya denir; yukâlu: فِيهِ سَهَكٌ أَيْ رِيحُ الْعَرَقِVe
سَهَكٌ [sehek] Masdar olur, terlemiş kimse bed kokmak, kezâlik ter bed kokmak maʹnâsına; yukâlu: سَهِكَ الرَّجُلُ وَالْعَرَقُ سَهَكًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَرْوَحَ Ve müteʹaffin et kokusuna ve balık ve demir pâsı kokularına denir.
اَلسَّهْكُ [es-sehk] (سَحْقٌ [saḩḵ] vezninde) Yel yerin toprağını savurmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَهَكَتِ الرِّيحُ التُّرَابَ عَنِ الْأَرْضِ سَهْكًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا أَطَارَتْهُVe sahk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: سَهَكَهُ إِذَا سَحَقَهُ
اَلسَّهَكُ [es-sehek] (fethateynle) Balık râyihası ve demir pâsı; yukâlu: يَدِي مِنَ السَّهَكِ وَمِنْ صَدَإِ الْحَدِيدِ سَهِكَةٌ كَمَا يُقَالُ يَدِي مِنَ اللَّبَنِ وَالزُّبْدِ وَضِرَةٌ وَمِنَ اللَّحْمِ غَمِرَةٌ ki وَضِرَةٌ [vaḋiret] ḋâd-ı muʹceme ve غَمِرَةٌ [ġamiret] ġayn-ı muʹceme ve râ-i mühmele ile râyiha-i kerîheye derler.
اَلسَّهْكُ [es-sehk] (sîn’in fethi ve hâ’nın sükûnuyla) Yel katı esmek; yukâlu: سَهَكَتِ الرِّيحُ إِذَا مَرَّتْ مَرًّا شَدِيدًا Ve yel yerin toprağın savurmağa dahi derler; yukâlu: سَهَكَتِ الرِّيحُ الْأَرْضَ إِذَا أَطَارَتْ تُرَابَهَا Ve
سَهْكٌ [sehk] Davar çâbüklük üzere yürümeğe de derler. Ve
سَهْكٌ [sehk] Bir nesneyi dövüp yumuşatmağa dahi derler, سَحْقٌ [saḩḵ]ta lügattır; yukâlu: سَهَكَهُ يَسْهَكُهُ من الباب الثالث إِذَا سَحَقَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı