es-suvâf ~ اَلسُّوَافُ

Kamus-ı Muhit - السواف maddesi

اَلسُّوَافُ [es-suvâf] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Deve kısmına ʹârız olan maraza denir; sîn’in fethiyle de câ΄izdir.

اَلسَّوَافُ [es-sevâf] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ʹAcura denir, قِثَّاءٌ [ḵišamp;šamp;â΄] maʹnâsına. Mütercim der ki burada nüshalar muztaribdir. Şârihin nüshasında قِثَّاءٌ [ḵišamp;šamp;â΄] ile mazbût olmakla ona iktidâ olundu. Ve baʹzı nüshada اَلْفَنَاءُ ʹunvânında mersûmdur, fâ-yı meftûha ile. Buna göre اَلْمُوتَانُ فِي الْإِبِلِ ʹatf-ı tefsîr olur. Ve baʹzı nüshada fâ’nın kesriyle mazbûttur ki ev önüne denir. Vicdân-ı hakîrde nüsha-i sâniye râcihtir. Ve deve kırgınına denir yâhûd bu sîn’in zammıyladır, ʹalâ-kavlin insân ile mutlakan devâbb ve mevâşî kısmında olan helâk-i ʹamma denir; yukâlu: وَقَعَ فِي مَالِهِ السَّوَافُ وَهُوَ الْمُوتَانُ فِي الْإِبِلِ أَوْ هُوَ بِالضَّمِّ أَوْ فِي النَّاسِ وَالْمَالِ

Vankulu Lugatı - السواف maddesi

اَلسَّوَافُ [es-sevâf] (sîn’in fethi ve vâv’ın tahfîfiyle) Mâla ʹârız olan maraz ve helâk; yukâlu: وَقَعَ فِي الْمَالِ سَوَافٌ أَيْ مَوْتٌ İbnu’s-Sikkît eyitti: Aṡmaʹî’den mervî olan budur ki sîn mazmûm ola. Ve mezbûr eyitti: Cemîʹ-i emrâzda فُعَالٌ [fuʹâl] sîgası üzere harf-i evvel mazmûm olur, نُحَارٌ [nuḩâr] ve دُكَاعٌ [dukâʹ] ve قُلَابٌ [ḵulâb] ve خُمَالٌ [ḣumâl] gibi. Ve Ebû ʹAmr, Aṡmaʹî’den bu rivâyeti işittikte tasdîk edip fi’l-hakîka سوَافٌ sîn’in fethiyle değildir dedi. Ve نُحَارٌ [nuḩâr] nûn’la ve ḩâ verâ-i mühmeleteyn ile öksürük, سُعَالٌ [suʹâl] maʹnâsına. Ve دُكَاعٌ [dukâʹ] dâl ve ʹayn-ı mühmeleteynle göğüs ağrısı vecaʹ-ı sadr maʹnâsına. Ve قُلَابٌ [ḵulâb] ḵâf’la yürek ağrısı vecaʹ-ı kalb maʹnâsına. Ve خُمَالٌ [ḣumâl] ḣâ-i muʹceme ile ayak ağrısıdır, derd-i pây maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı