eş-şibb ~ اَلشِّبُّ

Kamus-ı Muhit - الشب maddesi

اَلشَّبُّ [eş-şebb] (şîn’in fethi ve bâ’nın teşdîdiyle) ve

اَلشُّبُوبُ [eş-şubûb] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Âteş tutuşturmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَبَّ النَّارَ شَبًّا وَشُبُوبًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا أَوْقَدَهَا Ve âteş kendi yanıp tutuşmak maʹnâsına lâzım olur; yukâlu: شَبَّتِ النَّارُ عَلَى بِنَاءِ الْمَعْلُومِ وَشُبَّتْ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا اتَّقَدَتْ Ve tutuşup ʹalevlenmiş âteşe مَشْبُوبَةٌ [meşbûbet] denir, شَابَّةٌ [şâbbet] denmez; yukâlu: نَارٌ مَشْبُوبَةٌ وَلاَ يُقَالُ شَابَّةٌ Ve

شَبٌّ [şebb] Mutlakan bir nesne yükselip bülend olmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَبَّ الشَّيْءُ شَبًّا إِذَا ارْتَفَعَ Ve

شَبٌّ [şebb] Hicâre-i zâc ismidir, yaʹnî bir nevʹ taştır ki ondan zâc düzülür. Ve

شَبٌّ [şebb] Bir devâ-yı maʹrûf adıdır.

Vankulu Lugatı - الشب maddesi

اَلشِّبُّ [eş-şibb] (kesr-i şîn’le) Yaban sığırının müsinnidir ki dişleri kemâlin bulmuş ola.

اَلشَّبُّ [eş-şebb] ve

اَلشُّبُوبُ [eş-şubûb] (şîn’in fethiyle evvelde ve zammıyla sânîde) Odu yalınlandırmak; yukâlu: شَبَبْتُ النَّارَ وَالْحَرْبَ أَشُبُّهُمَا شَبًّا وَشُبُوبًا إِذَا أَوْقَدْتَهُمَا Ve

شَبٌّ [şebb] Bir nesnedir ki zâca benzer, ʹâmme tahrîf edip شَابٌ [şâb] derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı