اَلشَّبْمُ [eş-şebm] (şîn’in fethiyle) Oğlak ağzına esnek geçirmek maʹnâsınadır; yukâlu: شَبَمَ الْجَدْيَ شَبْمًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا جَعَلَ الشِّبَمَّ فِي فِيهِ
اَلشِّبَمُّ [eş-şibemm] (خِدَبٌّ [ḣidebb] vezninde) Bu dahi oğlak ağzına vurulan esneğe denir.
اَلشَّبَمُ [eş-şebem] (fethateynle) Soğuk maʹnâsınadır; yukâlu: يَوْمٌ شَدِيدُ الشَّبَمِ أَيِ الْبَرْدِ Ve masdar olur, soğuk olmak maʹnâsına; yukâlu: شَبِمَ الْمَاءُ شَبَمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا بَرَدَ
اَلشَّبِمُ [eş-şebim] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Üşümüş adama denir, ʹalâ-kavlin karnı aç olarak üşümüş adama denir; yukâlu: رَجُلٌ شَبِمٌ أَيْ بَرْدَانُ أَوْ مَعَ الْجُوعِ Ve ölüme denir, مَوْتٌ [mevt] maʹnâsına. Ve ağuya denir, سَمٌّ [semm] maʹnâsına. Bunlara bürûdetlerinden nâşî ıtlâk olundu.
اَلشَّبَمُ [eş-şebem] (fethateynle) Soğuk, berd maʹnâsın; yukâlu: غَدَاةٌ ذَاتُ شَبَمٍ Ve soğuk olmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: شَبِمَ الْمَاءُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا بَرَدَ
اَلشَّبِمُ [eş-şebim] (şîn’in fethi ve bâ’nın kesriyle) Soğuk olan su. Ve Ebû ʹAmr eyitti: شَبِمٌ [şebim] şol kimsedir ki karnı aç iken soğuğa uğraya.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı