اَلطِّحْطِحَةُ [eṯ-ṯiḩṯiḩat] (ṯâ’ların kesriyle) Şey΄ maʹnâsınadır, ʹalâ-kavlin kıla denir; yukâlu: مَا عَلَيْهِ طِحْطِحَةٌ أَيْ شَيْءٌ أَوْ شَعْرٌ
اَلطَّحْطَحَةُ [eṯ-ṯaḩṯaḩat] (زَلْزَلَةٌ [zelzelet] vezninde) ve
اَلطِّحْطَاحُ [eṯ-ṯiḩṯâḩ] (زِلْزَالٌ [zilzâl] vezninde) Kırmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَحْطَحَ الشَّيْءَ إِذَا كَسَرَهُ Ve bir nesneyi telef ve ihlâk kasdıyla perîşân ve perâkende kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَحْطَحَ الشَّيْءَ إِذَا فَرَّقَهُ وَبَدَّدَهُ إِهْلاَكًا Esâs’ta طَحْطَحَهُمُ الزَّمَانُ أَهْلَكَهُمْ وَبَدَّدَهُمْ وَطَحْطَحَ مَالَهُ إِذَا فَرَّقَهُ ʹibâretiyle mersûmdur. Ve
طَحْطَحَةٌ [ṯaḩṯaḩat] Âheste âheste gülmek maʹnâsınadır ki kıs kıs gülmek taʹbîr olunur; yukâlu: طَحْطَحَ الرَّجُلُ إِذَا ضَحِكَ ضَحِكًا دُونًا
اَلطَّحْطَحَةُ [eṯ-ṯaḩṯaḩat] ve
اَلطِّحْطَاحُ [eṯ-ṯiḩṯâḩ] Tefrîk etmek; yukâlu: طَحْطَحَ بِهِمْ طَحْطَحَةً وَطِحْطَاحًا إِذَا بَدَّدَهُمْ Yaʹnî birbirinden ayırsa böyle derler. Ve ufatıp ayırmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: طَحْطَحْتُ الشَّيْءَ أَيْ كَسَّرْتُهُ وَفَرَّقْتُهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı