الإِسْتِحْبَابُ [el-istiḩbâb] Dost edinmek maʹnâsınadır; tekûlu: حَبَبْتُهُ وَأَحْبَبْتُهُ وَاسْتَحْبَبْتُهُ Şârih der ki اِسْتِحْبَابٌ [istiḩbâb] müstehab olmak maʹnâsına da gelir, اِسْتِحْسَانٌ [istiḩsân] müstahsen olmak maʹnâsına geldiği gibi. Ve
اِسْتِحْبَابٌ [istiḩbâb] Mevâşînin işkenbelerinde su hayli müddet ifrâg olunmayıp öylece durmakla susuzluğa tahammülleri mümtedd olmak maʹnâsınadır. Ve bu hâlet, menâzil-i Kamer’den Tarfe ve Cebhe’nin iltikâsı ve Süheyl yıldızının maʹan tulûʹu hengâmında olur; yukâlu: اِسْتَحَبَّتْ كَرِشُ الْمَالِ اِذَا أَمْسَكَتِ الْمَاءَ وَطَالَ ظِمْؤُهَا Ve bir nesneyi şey΄-i âher üzere tercîh ve ihtiyâr eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: اِسْتَحَبَّهُ عَلَيْهِ أَيْ آثَرَهُ Mütercim der ki zâhiren istihbâb-ı fıkhî bundan me΄hûzdur.
اَلْإِسْتِحْبَابُ [el-istiḩbâb] Müstehab olmak, إِسْتِحْسَانٌ [istiḩsân], مُسْتَحْسَنٌ [mustaḩsen] olmak maʹnâsına olduğu gibi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı