اَلْعَثِلُ [el-ʹašamp;il] (šamp;â-yı müsellese ile كَتِفٌ [ketif] vezninde ve fethateynle câ΄izdir) Mutlakan çok olan nesneye denir. Ve iri ve yoğun olan nesneye denir.
اَلْعَثْلُ [el-ʹašamp;l] (فَصْلٌ [faṡl] vezninde) Kırılmış kemik eğri sarılmakla eğri bitmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَثَلَتْ يَدُهُ عَثْلًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا جَبَرَتْ عَلَى غَيْرِ اسْتِوَاءٍ كَمَا يُقَالُ عَثَمَتْ يَدُهُ
اَلْعِثْلُ [el-ʹišamp;l] (ʹayn’ın kesriyle) Mâl kısmını yaʹnî davarları iyice görüp gözetip gereği gibi takayyüd ve riʹâyet eder olan adama denir; yukâlu: هُوَ عِثْلُ مَالٍ أَيْ إِزَاؤُهُ
اَلْعَثَلُ [el-ʹašamp;el] (fethateynle) Bir nesne kesîr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَثِلَ الشَّيْءُ عَثَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا كَانَ عَثِلًا أَيْ كَثِيرًا Ve iri ve yoğun olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَثِلَ الشَّيْءُ إِذَا كَانَ عَثِلًا أَيْ غَلِيظًا ضَخْمًا Ve
عَثَلٌ [ʹašamp;el] Koyun kısmının işkenbesini ve bağırsaklarını ihâta eden yufkaca yağa denir ki çöz taʹbîr olunur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı