el-ʹaşeret ~ اَلْعَشَرَةُ

Kamus-ı Muhit - العشرة maddesi

اَلْعَشَرَةُ [el-ʹaşeret] (ʹayn’ın ve şîn’in fethiyle) ʹUkûd-ı aʹdâdın evvelinin yaʹnî evvel mertebesinin ismidir ki on taʹbîr olunur, Fârisîde deh denir.

اَلْعِشْرَةُ [el-ʹişret] (ʹayn’ın kesriyle) مُعَاشَرَةٌ [muʹâşeret]-i âtîden ismdir, hultat ve ülfet maʹnâsınadır; yukâlu: بَيْنَهُمَا عِشْرَةٌ أَيْ خُلْطَةٌ

Vankulu Lugatı - العشرة maddesi

اَلْعُشْرَةُ [el-ʹuşret] (ʹayn’ın zammı ve şîn’in fethiyle) Bir dikenli ağaçtır ki onun zamkı vardır. Ve onun قَتَادٌ [ḵatâd] ağacı gibi yemişi müntefihtir, قَتَادٌ [ḵatâd] yemişinde olan intifâh gibi.

اَلْعِشْرَةُ [el-ʹişret] (ʹayn’ın kesri ve şîn’in sükûnuyla) İsmdir, ihtilât maʹnâsına.

اَلْعَشْرَةُ [el-ʹaşret] (ʹayn’ın fethi ve şîn’in sükûnuyla) Aʹdâddan on ʹaded maʹnâsına mevzûʹdur; yukâlu: عَشْرَةُ رِجَالٍ وَعَشْرُ نِسْوَةٍ ʹAks-i te΄nîs üzere. Ve İbnu’s-Sikkît eyitti: ʹArab tâ΄ifesinden baʹzı kimse ʹayn’ı sâkin kılıp أَحَدَ عْشَرَder, تِسْعَةَ عَشَرَ kelimesine dek إِثْنَىْ عَشَرَ den mâ-ʹadâsında, zîrâ ʹayn إِثْنَىْ عَشَرَ de sâkin olmaz, elifin yâhûd yâ’nın sükûnundan ötürü. Ve Aḣfeş eyitti: ʹayn’ın teskîni ismde tûl ve kesret-i harekât olduğuna binâ΄endir. Ve kezâlik dilersen إِحْدَى عَشِرَةَ امْرَأَةً dersen şîn’in kesriyle ve dilersen şîn’i sâkin kılarsın تِسْعَ عَشَرَةَ kelimesine varınca; kesr ehl-i Necd ve teskîn ehl-i Ḩicâz’ındır,ammâ müzekker için hemîn أَحَدَ عَشَرَ dersin şîn’in fethiyle gayrısı câ΄iz değildir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı