اَلْعَطِرُ [el-ʹaṯir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Dâ΄imâ ʹıtr sürünür olan adama denir; mü΄ennesinde عَطِرَةٌ [ʹaṯiret] denir. Ve
عَطِرَةٌ [ʹaṯiret] Şol nâkaya ıtlâk olunur ki satılmak için pazara vardıkta katʹâ ilişmeyip râyic ve mergûb ola, عَطَّارَةٌ [ʹaṯṯâret] gibi, ke-mâ se-yuzkeru. Kezâlik soy ve kerîm olan nâkaya denir.
اَلْعِطْرُ [el-ʹiṯr] (ʹayn’ın kesriyle) Hoş râyihalı nesneye denir, طِيبٌ [ṯîb] maʹnâsına; cemʹi عُطُورٌ [ʹuṯûr] gelir; yukâlu: جَاءَتْ وَعَلَيْهَا يَنْفُحُ الْعِطْرُ أَيِ الطِّيبُ
اَلْعَطَرُ [el-ʹaṯar] (fethateynle) Güzel râyiha istiʹmâl etmek; yukâlu: عَطِرَتِ الْمَرْأَةُ تَعْطَرُ عَطَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ
اَلْعِطْرُ [el-ʹiṯr] (ʹayn’ın kesri ve ṯâ’nın sükûnuyla) Güzel râyihalı nesne, طيب [ṯîb] maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı