el-kemaʹ ~ اَلْكَمَعُ

Kamus-ı Muhit - الكمع maddesi

اَلْكَمَعُ [el-kemaʹ] (fethateynle) Kaba uylukta olan ʹukdeye denir.

اَلْكَمِعُ [el-kemiʹ] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Herkese mütâbaʹat eder olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ كَمِعٌ أَيْ إِمَّعَةٌ

اَلْكَمْعُ [el-kemʹ] (قَمْعٌ [ḵamʹ] vezninde) Davarın ayaklarını sinirleyip kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَمَعَ قَوَائِمَ الْفَرَسِ كَمْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا قَطَعَهَا Ve kapta olan suyun mecmûʹunu içmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَمَعَ فِي الْإِنَاءِ إِذَا كَرَعَ أَيْ شَرِبَ كُلَّهُ Ve davar yapça yapça emekleyerek yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: كَمَعَتِ الدَّابَّةُ إِذَا مَشَتْ ضَعِيفَةً

اَلْكِمْعُ [el-kimʹ] (kâf’ın kesriyle) ve

اَلْكَمِيعُ [el-kemîʹ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Arkadaşa ve hem-firâşa denir; yukâlu: هُوَ كِمْعُهُ وَكَمِيعُهُ أَيْ ضَجِيعُهُ Ve

كِمْعٌ [kimʹ] Kaftana ve kapamaya denir; yukâlu: جَاءَ وَعَلَيْهِ كِمْعٌ أَيْ قَبَاءٌ Ve kenarları yüksek ortası obruk oturaklı yere denir. ʹAlâ-kavlin çukur ve alçak yere denir. Ve كِمْعُ الْوَادِي [kimʹu’l-vâdî] derenin bir cânibine denir; yukâlu: نَزَلُوا فِي كِمْعِ الْوَادِي أَيْ فِي نَاحِيَتِهِ Ve mahal ve mevziʹ ve mesken maʹnâsınadır; ve minhu yukâlu: فُلاَنٌ فِي كِمْعِهِ أَيْ فِي بَيْتِهِ وَمَوْضِعِهِ

Vankulu Lugatı - الكمع maddesi

اَلْكَمِعُ [el-kemiʹ] (kâf’ın fethi ve mîm’in kesriyle) Bi-maʹnâhu.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı