الَّلأْلَأَةُ [el-le΄le΄et] (زَلْزَلَةٌ [zelzelet] vezninde) Parlak nesneyi parıldatmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَأْلَأَتِ الْمَرْأَةُ بِعَيْنِهَا أَيْ بَرَّقَتْهَا Ve âhû kuyruğunu iki tarafa oynatıp salmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَأْلَأَ الْفُورُ أَيِ الظِّبَاءُ بِذَنَبِهِ إِذَا حَرَّكَهُ Ve âteş tutuşup ışımak maʹnâsınadır; yukâlu: لَأْلَأَتِ النَّارُ إِذَا تَوَقَّدَتْ Ve keçi kösneyip tekeye tâlib olmak maʹnâsınadır ki tekesimek taʹbîr olunur; yukâlu: لَأْلَأَتِ الْعَنْزُ إِذَا اسْتَحْرَمَتْ Ve göz yaşını inci dâneleri gibi inzâl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: لَأْلَأَ الدَّمْعَ إِذَا حَدَرَهُ يَعْنِي عَلَى خَدَّيْهِ مِثْلَ اللُّؤْلُؤَةِ
اَللَّأْلَأَةُ [el-le΄le΄et] Geyik kuyruğun depretmek; yukâlu: “لَا أَفْعَلُهُ مَا لَأْلَأَتِ الْفُورُ” [ Ve] فُورٌ [fûr] zamm-ı fâ΄ ile cemʹdir, âhûlar maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı