el-lâḩib ~ اَللَّاحِبُ

Kamus-ı Muhit - اللاحب maddesi

اَللاَّحِبُ [el-lâḩib] ve

اَلْمُلَحَّبُ [el-mulaḩḩab] (مُعَظَّمٌ [muʹażżam] vezninde) Bunlar da o maʹnâyadır, لاَحِبٌ [lâḩib] bi-maʹnâ مَلْحُوبٌ [melḩûb]dur; yukâlu: طَرِيقٌ لَحْبٌ وَلاَحِبٌ وَمُلَحَّبٌ أَيْ وَاضِحٌ Ve

لَحْبٌ [laḩb] Masdar olur, şâh-râhta gitmek maʹnâsına; yukâlu: لَحَبَ الرَّجُلُ لَحْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا وَطِئَ اللاَّحِبَ وَسَلَكَهُ يَعْنِي مَرَّ فِيهِ Ve kılıçla vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَحَبَهُ بِالسَّيْفِ إِذَا ضَرَبَهُ بِهِ Ve bir şey΄e te΄sîr edip onda eser eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: لَحَبَ الشَّيْءَ إِذَا أَثَّرَ فِيهِ Ve eti uzunluğuna kesip dilmek maʹnâsınadır; yukâlu: لَحَبَ اللَّحْمَ إِذَا قَطَعَهُ طُولاً Ve dâbbenin sırtı yağır olup sağaldıktan sonra yâhûd eyer ve pâlân basmakla tüyü yolunup yeprinmekten nâşî yeri çukurca el ayası gibi düz ve hem-vâr kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَحَبَ مَتَنُ الْفَرَسِ إِذَا امْلاَسَّ فِي حُدُورٍ Ve kemikten et soymak maʹnâsınadır; yukâlu: لَحَبَ اللَّحْمَ عَنِ الْعَظْمِ إِذَا قَشَرَهُ Ve yolu açık ve vâzıh kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَحَبَ الطَّرِيقَ إِذَا بَيَّنَهُ Ve cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: لَحَبَ الْمَرْأَةَ إِذَا جَامَعَهَا Ve yere çalmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَحَبَ بِهِ اْلأَرْضَ إِذَا صَرَعَهُ Ve bir kimse bir yere sapmayarak doğruluğuna yürüyüp gitmek, ʹalâ-kavlin sürʹatle yürüyüp gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: لَحَبَ الرَّجُلُ إِذَا مَرَّ مُسْتَقِيمًا أَوْ أَسْرَعَ فِي مَشْيِهِ

Vankulu Lugatı - اللاحب maddesi

اَللَّاحِبُ [el-lâḩib] Tarîktir, لَحْبٌ [laḩb] gibi; pes bu fâʹil olur, mefʹûl maʹnâsına; ey: مَلْحُوبٌ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı