el-lusn ~ اَللُّسُنُ

Kamus-ı Muhit - اللسن maddesi

اَللَّسَنُ [el-lesen] (fethateynle) Fasîh olmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَسِنَ الرَّجُلُ لَسَنًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا فَصُحَ

اَللَّسِنُ [el-lesin] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلْأَلْسَنُ [el-elsen] (أَحْمَرُ [aḩmer] vezninde) Fasîh olan adama denir. Ve

لَسِنٌ [lesin] Ucu lisân şeklinde sivri olan nesneye denir, tûtî burnu mest ve papuç gibi.

اَللِّسْنُ [el-lisn] (lâm’ın kesriyle) Söze denir, kelâm maʹnâsına. Ve lügat maʹnâsınadır; yukâlu: لِكُلِّ قَوْمٍ لِسْنٌ أَيْ لُغَةٌ Ve lisân maʹnâsınadır; yukâlu: فَصِيحُ اللِّسْنِ أَيِ اللِّسَانِ

اَللَّسْنُ [el-lesn] (lâm’ın fethi ve sîn’in sükûnuyla) Bir adamı dillemek maʹnâsınadır ki zikr bi’s-sû΄ eylemekten ʹibârettir; yukâlu: لَسَنَهُ لَسْنًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا أَخَذَهُ بِلِسَانِهِ Ve bir kimseye mükâleme ve muhâverede gâlib olmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَسَنَهُ لَسْنًا إِذَا غَلَبَهُ فِي الْمُلَاسَنَةِ أَيِ الْمُنَاطَقَةِ Ve mahbûbenin dilini ağza alıp emmek maʹnâsınadır; yukâlu: لَسَنَ الْجَارِيَةَ إِذَا تَنَاوَلَ لِسَانَهَا تَرَشُّفًا Ve ʹakreb sokmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَسَنَتْهُ الْعَقْرَبُ إِذَا لَدَغَتْهُ Ve papucun göğsünü mahrûtî edip burnunu tûtî burnu gibi ince ve sivri yapmak maʹnâsınadır ki lisân şeklinde olur; yukâlu: لَسَنَ النَّعْلَ إِذَا خَرَطَ صَدْرَهَا وَدَقَّقَ أَعْلَاهَا

Vankulu Lugatı - اللسن maddesi

اَللُّسُنُ [el-lusn] (lâm’ın zammı ve sîn’in sükûnu ile) Cemʹi gelir.

اَللَّسَنُ [el-lesen] (fethateynle) Fesâhat maʹnâsına; yukâlu: لَسِنَ لَسَنًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ

اَللِّسْنُ [el-lisn] (lâm’ın kesri ve sîn’in sükûnuyla) Lügat maʹnâsına; yukâlu: لِكُلِّ قَوْمٍ لِسْنٌ أَيْ لُغَةٌ يَتَكَلَّمُونَ بِهَا

اَللَّسْنُ [el-lesn] (lâm’ın fethi ve sîn’in kesriyle) Fasîh olan kimse.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı