el-eşib ~ اَلْأَشِبُ

Kamus-ı Muhit - الأشب maddesi

الأَشَبُ [el-eşeb] (fethateynle) Ağaçlar gür ve sık olmakla dalları birbirine girişip sarmaşık ve çatılkı olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَشِبَ الشَّجَرُ أَشَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا الْتَفَّ Ve vasf-ı mezkûr üzere olan ağaçlara ıtlâk olunur ki mübâlagaten tesmiye bi’l-masdardır. Ve minhu hadîsu ʹAbdillâh ev ʹAmr b. Umm Mektûm radıyallâhu ʹanhu ennehu kâle li’n-Nebiyyi sallallâhu ʹaleyhi ve selleme: إِنِّي رَجُلٌ ضَرِيرٌ بَيْنِي وَبَيْنَكَ أَشَبٌ فَرَخِّصْ لِي فِي الْعِشَاءِ وَالْفَجْرِ قَالَ هَلْ تَسْمَعُ النِّدَاءَ قَالَ نَعَمْ فَلَمْ يَرْخَصْ لَهُ يُرِيدُ بِذَلِكَ النَّخِيلَ الْمُلْتَفَّةَ

الأَشْبُ [el-eşb] (hemzenin fethi ve şîn-i muʹcemenin sükûnuyla) Bir şeye şey΄-i âher katıp karıştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَشَبَهُ أَشْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا خَلَطَهُ Ve bir kimseye levm ve taʹyîb ve serzeniş eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَشَبَ فُلاَنًا أَشْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالَأَوَّلِ إِذَا عَابَهُ وَلاَمَهُ

Vankulu Lugatı - الأشب maddesi

اَلْأَشِبُ [el-eşib] (hemzenin fethi ve şîn’in kesriyle) Ağaçları birbirine giren yer; yukâlu: عِيصٌ أَشِبٌ أَيْ مُلْتَفٌّ وَعَدَدٌ أَشِبٌ أَيْ مُخْتَلِطٌ

اَلْأَشَبُ [el-eşeb] (fethateynle) Ağaçlı yerlerin ağaçları birbirine girişmek; yukâlu: أَشِبَتِ الْعِيصَةُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ أَيِ الْتَفَّتْ Ve عِيصَةٌ [ʹîṡat] kesr-i ʹayn-ı mühmele ve ṡâd-ı mühmele ile ağaçlı yere derler.

اَلْأَشْبُ [el-eşb] (hemzenin fethi ve şîn’in sükûnuyla) Levm ve ʹitâb etmek; yukâlu: أَشَبَهُ يَأْشِبُهُ أَشْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ لَامَهُ وَعَاتَبَهُ Ve halkı birbirine karıştırmak; yukâlu: أَشَبْتُ الْقَوْمَ أَيْ خَلَطْتُ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı