اَلْمُحِشُّ [el-muḩişş] (إِحْشَاشٌ [iḩşâş]tan ism-i fâʹildir) Çocuğu karnında helâk olmakla kuruyup kalmış olan hatuna denir.
اَلْمَحْشُ [el-maḩş] (وَحْشٌ [vaḩş] vezninde) Şiddetle cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَحَشَ جَارِيَتَهُ مَحْشًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا جَامَعَهَا شَدِيدًا Ve pek pek taʹâm yemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَحَشَ الطَّعَامَ إِذَا أَكَلَهُ شَدِيدًا Ve etin derisini soymak maʹnâsınadır; yukâlu: مَحَشَ جِلْدَهُ إِذَا قَشَرَهُ مِنَ اللَّحْمِ Ve sel suyu uğradığı nesneyi koparıp götürmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَحَشَ السَّيْلُ لَمَّا مَرَّ عَلَيْهِ إِذَا اقْتَلَعَهُ
اَلْمَحَشُّ [el-meḩaşş] ve
اَلْمَحَشَّةُ [el-meḩaşşet] (mîm’in ve ḩâ’nın fethiyle ism-i mekândır) Otluğu firâvân olan yere denir; yukâlu: أَرْضٌ مَحَشٌّ وَمَحَشَّةٌ أَيِ الْكَثِيرَةُ الْحَشِيشِ Ve gübreliğe ıtlâk olunur; bunda mîm’in kesriyle de zebân-zededir. Ve
مَحَشَّةٌ [meḩaşşet] Dübüre denir; cemʹi مَحَاشُّ [meḩâşş] gelir. Kâle’ş-şârih ve minhu’l-hadîsu: ḣنَهَى أَنْ تُؤْتَى النِّسَاءُ فِي مَحَاشِّهِنَّḢ أَيْ أَدْبَارِهِنَّ
اَلْمِحَشُّ [el-miḩaşş] (mîm’in kesri ve ḩâ’nın fethiyle) ve
اَلْمِحَشَّةُ [el-miḩaşşet] (hâ’yla) Âteş ölçürecek körük makûlesi âlete denir. Ve
مِحَشٌّ [miḩaşş] Bahâdır ve cengâver kimseye ıtlâk olunur; yukâlu: حَشَّ النَّارَ بِالْمِحَشِّ وَالْمِحَشَّةِ أَيْ بِمَا تُحَشُّ بِهِ النَّارُ ve yukâlu: رَجُلٌ مِحَشٌّ أَيْ شُجَاعٌ Ve
مِحَشٌّ [miḩaşş] ve
مِحَشَّةٌ [miḩaşşet] İçine biçilen otluğu koyacak torba makûlesi zarfa denir; bunda mîm’in fethiyle efsahtır ki ism-i mekândır. Ve ot biçecek orak makûlesi âlete denir; bunda mîm’in kesri efsahtır. Ve
مِحَشٌّ [miḩaşş] Vech-i mezkûr üzere âteş ölçürecek küsküye denmekle fenn-i harbi ʹârif ve cenk peydâ eylemesinin tarîkına âşinâ olup âteş işʹâl eder gibi cengi kızıştırır olan dilîre مِحَشُّ حَرْبٍ [miḩaşşu ḩarb] ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ مِحَشُّ حَرْبٍ أَيْ مُوقِدٌ لَهَا طَبِنٌ بِهَا
اَلْمَحْشُ [el-maḩş] (mîm’in fethi ve ḩâ’nın sükûnuyla) Âteş yakısı, İbnu’s-Sikkît rivâyeti üzere. Ve
مَحْشٌ [maḩş] Deri soymağa da derler; yukâlu: مَرَّتْ بِي غِرَارَةٌ فَمَحَشَتْنِي أَيْ سَحَجَتْنِي Ve سَحْجٌ [saḩc] sîn ve ḩâ-i mühmeleteynle deri soymağa derler, غِرَارَةٌ [ġirâret] kıldan olan çuvala dedikleri gibi.
اَلْمِحَشُّ [el-miḩaşş] (mîm’in kesri ve ḩâ’nın fethiyle) Şol mekândır ki حَشِيشٌ [ḩaşîş]i çok ola; ve minhu kavluhum: “إِنَّكَ بِمِحَشِّ صِدْقٍ فَلَا تَبْرَحْهُ” أَيْ بِمَوْضِعٍ كَثِيرِ الْخَيْرِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı