اَلْمُشْهَدُ [el-muşhed] (مُكْرَمٌ [mukrem] vezninde) إِشْهَادٌ [işhâd]-ı mezkûrdan ism-i mefʹûldür, maʹrekede şehîd olan adama denir.
اَلْمُشْهِدُ [el-muşhid] (مُحْسِنٌ [muḩsin] vezninde) Eri yabandan gelmiş hatuna denir; مُغِيبَةٌ [muġîbet] mukâbilidir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ مُشْهِدٌ إِذَا كَانَتْ قَدْ حَضَرَ زَوْجُهَا
اَلْمَشْهَدُ [el-meşhed] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) ve
اَلْمَشْهَدَةُ [el-meşhedet] (hâ’yla) ve
اَلْمَشْهُدَةُ [el-meşhudet] (hâ’nın zammıyla) Nâs hâzır olacak yere denir; yukâlu: هَذَا مَشْهَدُ الْقَوْمِ وَمَشْهَدَتُهُمْ وَمَشْهُدَتُهُمْ أَيْ مَحْضَرُهُمْ
اَلْمُشْهِدُ [el-muşhid] (mîm’in zammı ve şîn’in sükûnu ve hâ’nın kesriyle) Şol ʹavrettir ki eri yabandan gele; hâ’sız istiʹmâl olunur. Ve مُغِيبَةٌ [muġîbet] şol ʹavrete derler ki eri gâ΄ib ola. Ve bunun istiʹmâli hâ΄iledir.
اَلْمَشْهَدُ [el-meşhed] (mîm’in ve hâ’nın fethiyle) Halkın hâzır olacak yeri, مَحْضَرُ النَّاسِ maʹnâsına. Ve
إِسْتِشْهَادٌ [istişhâd] Fî sebîlillâh şehîd olmağa dahi derler; yukâlu: أُسْتُشْهِدَ فُلَانٌ عَلَى الْبِنَاءِ لِلْمَجْهُولِ أَيْ صَارَ شَهِيدًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı