الْمَشْنُوءُ [el-meşnû΄] (مَكْرُوهٌ [mekrûh] vezninde) Bi’t-tabʹ kendiden hazz olunmayıp beyne’l-enâm bugz ve ʹadâvet olunan kişiye denir, her ne kadar hûb-likâ ve hoş-manzar ise de, zîrâ mahbûbü’l-kulûb olmak emr-i maʹnevîdir ki dâd-ı Hak’tır. Ve gâhca hüsn-i ahlâk dahi bâʹis-i muhabbet-i enâm olur ve kütüb-i ahlâktan istinbât olunan budur ki bir kimse nâsa dâ΄imâ çeşm-i muhabbetle nazar ederse kendisi dahi mahbûbü’l-kulûb olur, ʹaksi dahi böylecedir; yukâlu: شُنِئَ الرَّجُلُ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ فَهُوَ مَشْنُوءٌ أَيْ مُبْغَضٌ وَلَوْ كَانَ جَمِيلاً
اَلْمَشْنُوءُ [el-meşnû΄] (bi-fethi’l-mîmi ve zammi’n-nûn) Bugz olunan kimse her ne denli cemîl ise de; yukâlu: شُنِئَ الرَّجُلُ فَهُوَ مَشْنُوءٌ أَيْ مُبْغَضٌ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı