el-muvâtiret ~ اَلْمُوَاتِرَةُ

Kamus-ı Muhit - المواترة maddesi

اَلْمُوَاتَرَةُ [el-muvâteret] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) ve

اَلْوِتَارُ [el-vitâr] (قِتَالٌ [ḵitâl] vezninde) Bu dahi eşyâ-i müteʹaddideyi birbiri ardınca kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَاتَرَهُ مُوَاتَرَةً وَوِتَارًا إِذَا تَابَعَهُ ʹİnde’l-baʹz eşyâ΄ beynlerinde mütâvere mâ-beynlerinde nevʹan fasl ve fetret olmadıkça mutasavver olmaz. Ve eğer bilâ-fâsıla mütetâbiʹ olursa ona مُدَارَكَةٌ [mudâreket] ve مُوَاصَلَةٌ [muvâṡalet] denir, مُوَاتَرَةٌ [muvâteret] ıtlâk olunmaz. Ve li-hâzâ مُوَاتَرَةُ الصَّوْمِ [muvâteretu’ṡ-ṡavm] bir gün imsâk ve bir gün yâhûd iki gün iftâr ile sâ΄im olmaktan ʹibârettir ki ve vitren vitren edâ olunur. Onunla beher gün olan savm murâd olmaz, zîrâ وِتْرٌ [vitr]den me΄hûz olmakla tek tek olmak iktizâ eder. Kezâlîk مُوَاتَرَةُ الْكُتُبِ [muvâteretu’l-kutub] mektûbların ensesini kesmeyip aralık aralık dâ΄imâ irsâl eylemekten ʹibârettir.

Vankulu Lugatı - المواترة maddesi

اَلْمُوَاتِرَةُ [el-muvâtiret] (mîm’in zammı ve tâ’nın kesriyle) Şol nâkadır ki çökerken ibtidâ bir dizin yere koyup baʹdehu âhar dizin koya, ikisini maʹan komaya, üzerinde olan kimseye zahmet vermemek için.

اَلْمُوَاتَرَةُ [el-muvâteret] (mîm’in zammı ve tâ’nın fethiyle) Mütâbaʹat maʹnâsınadır. Bu bir niçe şey΄ beyninde olmaz illâ fetret vâkiʹ olduktan sonra olur ve eger fetret vâkiʹ olmasa ona مُدَارَكَةٌ [mudâreket] ve مُوَاصَلَةٌ [muvâṡalet] derler. Ve

مُوَاتَرَةُ الصَّوْمِ [muvâteretu’ṡ-ṡavm] Bir gün oruç tutup bir gün yâhûd iki gün iftâr etmektir. Ve her gün tutmağa مُوَاتَرَةٌ demezler, zîrâ مُوَاتَرَةٌ [muvâteret] وِتْرٌ [vitr]dendir tek maʹnâsına. ve

مُوَاتَرَةٌ [muvâteret] Mektûbu birbiri ardınca göndermeğe de derler; yukâlu: وَاتَرْتُ الْكُتُبَ فَتَوَاتَرَتْ أَيْ جَاءَتْ بَعْضُهَا فِي إِثْرِ بَعْضٍ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı