el-helâl ~ اَلْهَلَالُ

Kamus-ı Muhit - الهلال maddesi

اَلْهَلَالُ [el-helâl] (سَحَابٌ [seḩâb] ve كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Yağmurun evveline denir; yukâlu: جَاءَ الْهَلَالُ وَالْهِلَالُ أَيْ أَوَّلُ الْمَطَرِ

اَلْهِلَالُ [el-hilâl] (hâ’nın kesriyle) Bir gecelik ʹalâ-kavlin iki gecelik yeni aya denir, mâh-ı nev maʹnâsına yâhûd üç geceye kadar yâhûd yedinci geceye kadar هِلَالٌ [hilâl] ıtlâk olunur. Ve her ayın âhirinden yirmi altıncı ve yirmi yedinci gecelik aya da هِلَالٌ [hilâl] ıtlâk olunur; mâ-ʹadâya yaʹnî mâ-beynine قَمَرٌ [ḵamer] denir. Ve

هِلَالٌ [hilâl] Azca suya ıtlâk olunur; yukâlu: مَا فِيهِ إِلَّا هِلَالٌ أَيْ مَاءٌ قَلِيلٌ Ve temrene ıtlâk olunur, سِنَانٌ [sinân] maʹnâsına. Ve yılana ʹalâ-kavlin erkeğine ıtlâk olunur. Ve yılan kavına denir ki soyulmuş derisidir. Ve arık ve mehzûl erkek deveye denir. Ve semerin ve pâlânın iki böğrünü birbirine kavuşturan demire denir. Ve ayakkabının ayağa geçen yerinden yere dokunan mahalline denir. Ve toza denir, غُبَارٌ [ġubâr] maʹnâsına. Ve eşek kısmının sinirini kesecek küçük dehre gibi bir bıçağa denir. Ve sel suyunu taşra savmak için çadırın çevresine kazılan arkın nısf-ı dâ΄ire gibi mukavvesine denir. Ve deve kısmına mahsûs bir damganın ismidir ki yeni ay şeklinde olur. Ve dil-ber ve mahbûb oğlana denir; tekûlu: رَأَيْتُ هِلَالًا أَيْ غُلَامًا جَمِيلًا Ve Hevâzin kabîlesinden bir cemâʹat adıdır. Ve değirmen taşının kırılmış ucuna denir. Ve tûlânî döşenmiş kaldırım taşlarına denir. Ve insânın tırnakları dibinde olan beyâza denir. Ve yağmur borasına denir; tekûlu: أَخَذَنَا الْهِلَالُ أَيْ دُفْعَةٌ مِنَ الْمَطَرِ Ve هِلَالٌ [hilâl]in cemʹi أَهِلَّةٌ [ehillet] gelir, أَجِلَّةٌ [ecillet] gibi ve أَهَالِيلُ [ehâlîl] gelir. Ve هِلَالٌ [hilâl] مُهَالَّةٌ [muhâllet] gibi مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet]ten masdar olur, ke-mâ se-yuzkeru. Ve on altı sahâbe-i kirâm ismidir. Ve Ebû Hilâl et-Teymî dahi sahâbedir.

Vankulu Lugatı - الهلال maddesi

اَلْهِلَالُ [el-hilâl] (hâ’nın kesriyle) Yeni ay ki evvel gece ve ikinci ve üçüncü gece görüne; ondan sonra قَمَرٌ [ḵamer] derler, هِلَالٌ [hilâl] demezler. Ve

هِلَالٌ [hilâl] İki üç nesneyi bir yere biriktiren çenbere dahi derler, gerek demirden olsun gerek ağaçtan.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı