اَلْهُلْهُلُ [el-hulhul] (دُلْدُلٌ [duldul] vezninde) Kara denir, ثَلْجٌ [šamp;elc] maʹnâsına.
اَلْهَلْهَلُ [el-helhel] (فَدْفَدٌ [fedfed] vezninde) Ağuya denir; yukâlu: سَقَاهُ هَلْهَلًا أَيْ سَمًّا Ve ihtimâmsız gevşek ve pazarî dokunmuş seyrek beze denir; yukâlu: ثَوْبٌ هَلْهَلٌ أَيْ سَخِيفُ النَّسْجِ Ve ince ve yufka dokunmuş beze ve kumaşa denir; yukâlu: ثَوْبٌ هَلْهَلٌ أَيْ رَقِيقٌ Ve taʹbîrâtı ve mazmûnu nâzük kumâşı latîf şiʹr ve gazele denir; yukâlu: شِعْرُهُ هَلْهَلٌ أَيْ رَقِيقٌ
اَلْهَلْهَلُ [el-helhel] (hâ’ların fethiyle ve lâm’ın sükûnuyla) Zehr, semm maʹnâsına muʹarrebdir. Ve
هَلْهَلٌ [helhel] Yufka dokunan beze dahi derler; yukâlu: ثَوْبٌ هَلْهَلٌ أَيْ سَخِيفُ النَّسْجِ Ve nâzük olan şaʹra dahi derler; yukâlu: شَعْرٌ هَلْهَلٌ رَقِيقٌ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı